Hayirrr Allahin verdigi cani bitek Allah alabilir gunahi cok buyuk
Her ölüm eceldir.
Fakat sebepleri farklıdır.
Vicdanen her insan, yaptıklarından sorumlu olduğunu ve rüzgarın önünde bir yaprak gibi iradesiz olmadığını kabul etmeli
Allah’ın, olmuş olacak her şeyi bilmesi" demektir. Dikkat edersek insan iradesini yok saymıyor. Bilmek ayrı yapmak ayrıdır. Bilen Allah’tır, yapan kuldur. Bu konuya bir misal verelim:
Peygamberimiz (asm) İstanbul'un fethini ve komutanını yüz yıllar önce müjdelemiş ve haber vermiştir. Zamanı gelince de dediği gibi çıkmış. Şimdi, İstanbul Peygamberimiz (asm) dediği için mi fethedildi, yoksa fethedileceğini bildiği için mi söyledi. O zaman Sultan Fatih yatsaydı, çalışmasaydı, ordular hazırlatıp savaşmasaydı yine olacak mıydı? Demek ki Allah Fatih'in çalışıp İstanbul’u fethedeceğini biliyordu ve bunu elçisi Hz. Peygamber (asm)'e bildirdi.
Buradaki ince nokta: Allah bildiği için yapmıyoruz; biz yapacağımız için Allah biliyor. Zaten Allah’ın geleceği bilmemesi düşünülemez. Bilmese veya bilemese yaratıcı olamaz.
Buna bir örnek verelim; Allah dostu evliyadan bir öğretmen düşünelim. Öğrencilerinden birisine “Yarın seni şu kitaptan imtihan edeceğim.” diyor. Fakat öğretmen Allah’ın izniyle onun filim, maç, oyun, eğlence, derken sabah okula çalışmadan geleceğini bilerek, akşamdan karnesine “0” yazıyor. Ertesi sabah öğrenci sorulan sorulara cevap veremiyor ve sıfırı hak ettiğini bildiği anda, öğretmen cebinden not defterini çıkarıp “Senin çalışmayıp sıfır alacağını bildiğim için önceden deftere sıfır yazmıştım.” diyor. Buna karşı öğrenci “Hocam sen sıfır yazdığın için ben sıfır aldım. Yoksa geçer puan yazsaydın geçerdim.” diyebilir mi?
Demek ki Allah yazdığı için biz yapmıyoruz, bizim yapacağımız şeyleri bilerek Allah yazıyor. İşte buna kader diyoruz.
İkinci kısım kader ise, irademize bağlıdır. Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle bilmiş, öyle takdir etmiştir.
Kalbimiz çarpıyor, kanımız temizleniyor, hücrelerimiz büyüyor, çoğalıyor, ölüyor. Vücudumuzda, bizim bilmediğimiz birçok işler yapılıyor. Bunların hiçbirini yapan biz değiliz. Uyuduğumuz zaman bile bu tür faaliyetler devam ediyor.
Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki, kendi isteğimizle yaptığımız işler de var. Yemek, içmek, konuşmak, yürümek gibi fiillerde karar veren biziz. Zayıf da olsa bir irademiz, az da olsa bir ilmimiz, cılız da olsa bir gücümüz var.
Yol kavşağında, hangi yoldan gideceğimize kendimiz karar veriyoruz. Hayat ise, yol kavşaklarıyla dolu.
Şu halde, bilerek tercih ettiğimiz, hiçbir zorlamaya maruz kalmaksızın karar verip işlediğimiz bir suçu kendimizden başka kime yükleyebiliriz?
Hz. Azrâil (AS) Cenâb-ı Hakk’a demiş ki: “Ruhların kabzedilmesi vazifesinde Senin kulların benden yakınacak ve bana küsecekler.” Cenâb-ı Hak hikmet lisanıyla ona şöyle cevap vermiş: “Yakınmaların onlara yönelik olması ve sana küsmemeleri için seninle kullarımın arasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım.” Ölüm gibi zahiren dehşetli bir olayda, Azrail bir perde olduğu gibi, hastalık ve musibetler de Azrail ile ölüm arasında bir perde olmaktadır. Çok üzücü bir vefat sonrası şok yaşayan bir kişi, tüm kızgınlığını ölüme sebep olan musibete yöneltmekte, ölümü yaratan Allah’a haksız biçimde itiraz etmekten uzak kalarak, isyan tuzağına düşmemektedir.
Yani aslında o dakika o saatte eceli gelmiştir fakat intihar ölümü için bi sebeptir..eğer intihar etmeseydi belki kaza yapardı veya başına bise düşerdi kalp krizi falan geçirirdi yine de saati gelince ölürdü..bizler daha ana rahmine düşmeden herşeyimiz belli ölüm tarihimiz bile Allah ölümün bile hayırlısını versin kimseye muhtaç etmeden ele avuca düşürmeden temiz bi ölüm nasip etsin inşallah
1,490,425 soru
24,358,117 cevap
346,870 kullanıcı
Lütfen şikayet nedeninizi seçin:
Yüklemek için tıklayın