Gusletmesi farz olan kadın, ihtiyaç duyduğu anda gusülden önce çocuğunu emzirebildiği gibi, temizlik de yapar, bulaşık da yıkayabilir. Gusülsüzlüğü bu gibi hizmetlerine mâni olmaz.
Ancak, guslü bir namaz vakti geçirecek kadar tehir etmemek gerektiğini de âlimlerimiz ikaz yollu ihtar etmişlerdir. Çünkü, namaz vakti geçtiği hâlde gusletmemek, namazı kazaya bırakmak demektir. Özürsüz namazı kazaya bırakmak ise câiz değildir.
Bu bakımdan, kendisine gusül farz olan kadın, gusülden önce gereken işleri yapar, temizlikte bulunur, hatta yemek dahi hazırlarsa da bulduğu ilk fırsatı hemen kullanıp guslünü yapmalı, gusülsüzlüğünü bir namaz vakti çıkıncaya kadar ertelememelidir. Resûl-i Ekrem Efendimiz, guslünü özürsüz erteleyenleri ikaz ettiği hadîsinde, cünübün bastığı toprağın kendisine lânet okuyacağını hatırlatmış, guslü tehir etmemeyi tembih buyurmuştur.
Bununla beraber gusülsüz insan, necis de değildir. Mânevî kirlidir, ama necis hükmünü almaz. Ebû Hüreyre (R.A.) Resûl-i Ekrem Efendimize bu mevzuda sorduğu sorusuna şöyle cevap almıştır:
"Sübhânallah! Hiç mümin necis olur mu?.."(bk. İbn Mâce, Tahâret, 80)
Demek ki, cünüp insan mânen kirlidir, ama bu kirlilik kendisinden tiksinilmesine sebep olacak necislik hükmünü de almaz.