Oyyyyy ben sizi verene kurban olurum maşaAllah ne güzelsiniz yaa ne güzelsinizzzzz!!!
Öncelikle İstanbuldayım, sonralıkla mükemmel olan ders almaz, mükemmel olmak isteyen ders alır. Bizim derste gel demek yoktur. Ben Nakşibendi tarikatının halidi kolundanım. Şeyhim Mahmud Ustaosmanoğlu'dur. Zaten bu dersin adamı anne karnında seçilir. Kimi 12sinde bulur kimi 52sinde.
Benim Rabbim Allah, peygamberim Rasulullah. Ahmet Mehmet Ayşe Fatma değil. Ancak benim Allaha ulaşmak için önce Rasulullaha, Rasulullaha ulaşmak için de ona bağlı olan zincirdeki şahsa ulaşmam gerekiyor. Silsile-i zeheb. Altın silsile denir. Günümüzde Rasulullahı bulamayabilirim ama onun günümüzdeki elçisini ulaşabilirim. Dede torun ilişkisi gibi düşünün. Rasulullahtan (sav) Ebu Bekir sıddıka, ondan Selmani farisiye, ondan Caferi sadıka, derken derken Mahmud Efendiye kadar el ele zincir devam ediyor. Allahın Rasulullahın (sav) kalbine akıttığı feyz de bu vesileyle sırasıyla zincirin bir sonraki halkasına iniyor.
Ben de son halka olan Mahmud efendiye bağlıyım, bu da rabıta yaptığım müddetçe akan feyzi bana da akıtıyor demek. Ben yere göğe sığmam, mümin kulumun kalbine sığarım buyuruyor Mevla. O yüzden kalpleri temizlemek gerekiyor. Bunu da temizlemeyi bilen bir zata bırakmak gerekiyor. Biz buna rabıta diyoruz. Ancak tek başına rabıta olmaz. Zikir onun ayrılmaz parçasıdır. Bir madalyonun nasıl 2 yüzü varsa, bu dersin de 2 yüzü vardır. Biri rabıta, diğeri zikir.
Şimdi rabıtanın sahih doğru olabilmesi için zincirle Rasulullaha (sav) ulaşıyor olması gerekiyor. Bildiğim kadarıyla kâdirî tarikatı bize en yakın tarikat. Bu iş nispetledir, ama Türkçedeki nispet değil. Nispetten maksat tabiat, kabiliyet meselesi. Sen uçarsın ben yürürüm. Ona göre de 12 farklı yol var. Zaten tarikat arapça yol demektir. Ben kabeye giderken amstwrdam uçağına binmem değil mi? Bu da o hesap. Beni kabeye götürecek bir rehbere ihtiyacım olduğu gibi, Allaha ulaştıracak bir vasıtaya da ihtiyacım var.
Hiçbirimiz mükemmel değiliz, olamayız da. Ama zaten Kuranı kerimde salih olun değil, salihlerle beraber olun buyuruluyor. Ya ilim al talebe ol, ya o ilme katkıda bulunan ol, ya da hizmet eden ol ama sakın 4.sü olma buyuruyor Rasulullah (sav).. Bu da kalp ve ruh ilmidir, tasavvuf denir. Tasavvuf da rabıta ve zikirsiz olmaz.
Şeriat bilmeyen, bilmez tarikat. Tarikat bilmeyen, bilmez hakikat, hakikat bilmeyen, bilmez şeriat. Nihayet, istikametle şeriat. İnsan evvela şeriatı bilecek, sonra tarikatı.
Rabıta alınınca bırakılmamalı, nasıl ki namaz farzdır kılmazsak sözümüzü tutmamış oluruz, bu mesele de böylecedir. Müminin sözü senettir. Ayrıca sözünü tutmamak münafıklık alametidir ya, en çok da ondan korkmak lazım. Valla bu tembellikle ben yapıyorsam emin olun herkes yapar. Sadece zorla veya iknayla bu yola çıkmayın yeter. Kendi isteğiniz olmalı, kendi kendinize aşık olmalısınız ki çıkasınız. Rabıta yaptığınız kişi çok mühimdir, eğer zincirle Rasulullaha (sav) bağlanmıyorsa hakiki şeyh değildir. Dikkat edilmeli.
İnşaAllah ikinize de yeterli yanıt verebilmişimdir. Dualarınız için de Amin amin amin....