Ben gereksiz bulanlardanım. Ona harcayacağınız emek veya parayı çocuk için at kenara kullan sonra. Ya da ye, İç, gez. Nihayetinde çocuktur, hatıra olsun diye veya ilk çocuk heyecanıyla yapılan hareketler. Zaten 50/50 şansınız var, biri bilemezse, diğeri bilecek.
Bana göre bu tür organizasyonlar, binbir emekle borçla harçla krediyle millete gösteriş için yapılan düğünlerden farksız. Halanın oğlunun karısının annesi bilmem nesi düğünde oynayacak diye o kadar da yapılmamalı. Düğün nihayete erdiğinde o borçla harçla krediyle eşyaları alınan evde eşiyle kişi yalnız kalacak. Bir başkasına göstermelik iş yapmak kimseyi mutlu etmez.
Takılar var, paralar takıyorlar vs diyenler olacaktır. Garantisi yok. Onlar da yine borca harca gidecek hatta belki yetmeyecek bile. Bakın unutmayın, KİMSE SİZİN DÜĞÜNÜNÜZÜ SİZİN KADAR ÖNEMSEMİYOR. Hatırlamayacaklar bile.
Bir kere evleniyoruz diye ne paralar dökülüyor, aileler ne zora sokuluyor. Yok gelin illa şunu istemiş, damat şu olmazsa olmaz demiş, kaynana tutturmuş kına şurada olsun, annesi demiş şu kadar altın isteriz...
Yani babalara da ayıp. Annelere de ayıp. Eşlerinizin ceplerine de yazık. Düğünde çok güzel görünmek için harcadığınız çabaya da yazık. ZATEN HER HALÜKARDA ÇOK GÜZELSİNİZ.
Çok sevdiğim bir laf vardır. Üstad Necip fazıl'a ait olduğu rivayet olunan şiir. Kendini övenlere ithafen; Pazarcı bağırır, kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır, antikacı bağırmaz. Çünkü sadece malı ucuz olan insanlar kendi reklamını yapar."
Şimdi bana katılmayanlar olacaktır. Dert değil hanımlar, hayat sizin hayatınız. Hakikaten de dünyaya 1 kere geliyoruz. Dünya hayatını dolu dolu geçirip ahirete bir şey hazırlamadan gitmek mi? Dünya hayatını ahiret işleriyle dolu dolu geçirip erzakla gitmek mi? Konudan saptım gibi görünüyor biliyorum ama benim düşüncelerim böyle çalışıyor.