Bu benim tamamen şahsi düşüncem; bir çocuk için uyaranlar ne kadar fazla olursa dikkati o kadar hızlı dağılıyor çünkü hepsiyle biraz olsun oynamak istiyor. Yazdıklarınızın bir tanesiyle bile başkq oyuna gerek duymadan 1 hafta oynanır.
Şimdiki neslin en üzüldüğüm noktası bu, doyumsuzluk. Bizim zamanımızda oyuncaklar ne kadar değerliydi. Biri bizimle oynarsa bizden mutlusu yoktu, genelde kendi başımıza oyun kurabilirdik. Hayal gücümüz bu sebeple çok gelişmişti. Kendi hikayelerimizi uydurur, ona göre rollere bürünüp oyunlar oynardık.
Ancak günümüzde bir anaokulunda bile bu kadar çeşitli uyaran varsa çocuğun hareketlerini de absürt görmemek lazım. Çok haklı, ben de olsam ben de hepsiyle oynamak isterim ki bende dehb var.
Bir çocuk için çamur bile oyun nesnesiyken böyle pilates, etkinlik, müzik aleti, top havuzu vs gibi göz alıcı nesneler nasıl dikkatini dağıtmasın?
Üstelik bir de bu şekilde bir yaşam, daha gözlerini dünyaya yeni yeni açan bir çocuk için amaçsızlık doğuruyor. İsteme kabiliyetine gem vuruyor. Bir hedefi yok çünkü her şeyi istemeden elde edebiliyor. İstemek, arzulamak, hedeflemek mefhumunu idrak etmesi gereken yaşta doyuyor. Ben şahsen buna karşıyım, yemek hariç hiçbir şeyin çocuğa hedefsiz, karşılıksız verilmemesi taraftarıyım. Sayıları öğrenirsen bu oyuncak senin olabilir gibi. Ama öğrenemezse de gerçekten verilmemeli ki neyin ne olduğunu kesin bir tavırla kavrayabilsin.