Okunur.
Hak olmayan Mu'tezile mezhebi, ölüye dirilerin yaptıkları hiçbir şeyin fayda vermeyeceğini iddia eder. Ehli sünnet itikadında böyle bir şey yoktur. Yaşayanlar ölülere yardım edebilirler. O sebeple hangi görüşün kime ait olduğunu bilmek zorundayız, aksi türlü itikadımız zedelenir. Ve itikat zedelenmesi demek imanın gitmesi demektir.
Herkesin amel defterinin kapanmadığını bize haber veren hadisi şerif var.
"Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu: "İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat."(Müslim, Vasiyyet 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizi, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8.)
Bu hadisi şerife bakarak anlayabiliriz ki; bir kimsenin ardından o kimse için okunan ayetler o kimseye tesir ediyor. Çünkü sadaka-i cariye; öldükten sonra dahi insanoğlunun amel defterine sevap yazılmasına vesile olan bir ibadet çeşididir. Örneğin; Biri bir kimseye kuran hediye etse, yaşamında da ölümünde de o kimse kuranı okudukça hediye edene de yazılır.
Veya bir medrese inşaa etse, orada okuyan her talebenin sevabı eksilmeden o kişiye de gider. Yahut evlatlarının 1ini veya tamamını hayırlı yetiştirmiş bir ebeveyn, öldükten sonra evlatları tarafından onun için okunan kuran, verilen sadaka veya yapılan iyiliği mezarında mutlaka görür.
Peygamber efendimizin (sav) cenazeye Fâtiha sûresini okuduğu ve tavsiye ettiği (İbn Mâce, Cenâiz, 22 [1495, 1496]), yine Abdullah bin Ömer'in (r.a.) ölülerin ruhuna Bakara sûresinden okunabileceğini güzel gördüğü rivâyet edilmektedir. (Beyhâkî, Sünenü'l-Kübrâ, 4/93 [7068])
"Humeyd İbnu Abdirrahman'ın bana haber verdiğine göre, Resulullah şöyle buyurmuştur: "Mülk suresi, kabirde, arkadaşı yerine mücadele eder (ve onu azabtan korur). [Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 9, (2892)] Bu hadisi şerifler bize aslında ne olduğunu açıklıyor. Burada, dünyada okuduğu kuranın o kimseye yardımcı olacağının haberini veriyor.
"Onlardan, sonra gelenler şöyle derler: Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce imanla geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma.” (Haşr, 59/10) ayet-i kerimesi delalet etmektedir. Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, daha önce iman edip de göçmüş olan kardeşleri için istiğfar eden mü'minleri övmüştür. Eğer istiğfarın ölülere bir faydası olmasaydı, Allah Teâlâ onları övmezdi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) de "Ölüye namaz kıldığınız zaman ona gönülden dua edin.” (Ebu Davud, Sünen, Cenaiz, 59.) buyurmuş ve kendisi de kıldığı cenaze namazlarında ölü için dua etmiştir. Şayet bu namaz ve duanın ölüye bir faydası olmasaydı, Rasulullah (sav) bunu ne kendi yapardı, ne de başkalarına emrederdi.