Selamün aleyküm rahmetullahi ve berakatuhu kardeşlerim nasılsınız iyisinizdir inşallah neler yapıyorsunuz bahaalımmm gııı size böyle bişey paylaşmak istedim kimseye karışmak değil amacım sadece sonuna kadar okuyun yeterlidir kardeşlerim ve unutmayın ki Allah katında çok ama çok değerlisiniz 💜❄️🩷☺️
*14 Şubat: Sapkınlığın Tarihsel Döngüsü: Lupercalia sapkınlığından Kapitalist tüketim endüstrisine*
Özel zannedilen günlerin tarihte ortaya çıkışı sapkınca ise, o gün, eninde sonunda sapkınlığa tekrar rücu eder. Sevgililer Günü’nün kökenine indiğimizde, karşımıza insan ilişkilerini kutsayan, aşkı putlaştıran , ahlaki sınırları olmayan, arzunun dizginlenmediği bir putperest festivali çıkıyor. Bugün insanlar, "romantizmin günü" diyerek Sevgililer Günü’nü kutsar ve kutlarken, aslında Roma’nın en sapkın geleneklerinden birinin modern versiyonunu yaşamaktadırlar.
*Lupercalia: Şehvetin ve Sapkınlığın Kutlandığı Festival*
Antik Roma’da her yıl 15 Şubat’ta düzenlenen Lupercalia Festivali, bugünkü Sevgililer Günü’nün atasıdır. Romantizmden çok uzak olan bu gün, sapkın bir cinsel serbestlik ritüeliydi. Festival, adını Roma’nın efsanevi kurdu Lupa’dan alıyordu ve doğurganlık, arınma ve şehvetin kutsandığı bir tören olarak biliniyordu.
Festival bağlamında, Luperci adı verilen rahipler, keçi ve köpek kurban eder, derilerinden yaptıkları kamçılarla kadınlara vurarak onların doğurganlıklarını artıracaklarına inanırlardı. Ancak bununla sınırlı değildi. Genç kızlar ve erkekler rastgele eşleştirilir, birbirlerine "sevgili" olarak seçilir ve bir yıl boyunca ilişki yaşarlardı. Bu bağlar bazen evlilikle sonuçlanırken, çoğunlukla sadece geçici bir birliktelik olarak kalırdı.
*Bugün kutlanan Sevgililer Günü’nün özünde ne var?*
Sosyal medya baskısı, tüketim dayatması, haz merkezli ilişkiler ve geçici aşk oyunları… Aslında Lupercalia’nın modern dünyadaki bir devamı yaşanıyor, sadece ritüeller değişti.
*Aziz Valentine: İmparatora karşı çıkış ve meşru evlilik..*
Roma’daki bu rastgele eşleşme geleneği, insan ilişkilerini daha disiplinli ve meşru hâle getirmek isteyenler için büyük bir sorun teşkil ediyordu. İşte bu noktada Aziz Valentine devreye girdi.
II. Claudius, askerlerin evlenmesini yasaklamıştı çünkü onun gözünde güçlü bir imparatorluk, ailesiz, bağımsız ve yalnız savaşçılardan oluşmalıydı. Ancak Aziz Valentine, bu yasağı tanımadı ve gizli nikâhlar kıyarak meşru evliliği ve sadakati teşvik eden bir duruş sergiledi.
Valentine’in yaptığı şey, Lupercalia’daki düzensiz, geçici ve ahlaksız birliktelikleri reddederek insan ilişkilerini bir çerçeveye oturtmaktı. İmparatora bu karşı çıkışıyla tutuklandı, idama mahkûm edildi ve 14 Şubat’ta öldürüldü. Onun mücadelesi, kontrolsüz arzunun ve düzensiz ilişkilerin yerine meşru ilişki olan evliliği koymaktı.
Ancak onun ismi, bir şekilde bugün tam tersine hizmet eden bir günle özdeşleşmiştir. Modern Sevgililer Günü, Valentine’in savunduğu değerleri yıkan, yeniden Lupercalia düzenini getiren bir tüketim şekline dönüşmüştür.
*Kartpostal Dönemi: Duyguların Ticarileşmeye başlaması ve sevginin satın alınması...*
14 Şubat, Orta Çağ boyunca edebi romantizmin simgesi olarak kaldı. Ancak 19. yüzyılda Sanayi Devrimi ve kapitalist pazarlama yöntemleri devreye girdi.
İlk olarak kartpostallar üretildi. Artık insanlar, aşklarını kendi cümleleriyle anlatmak yerine, hazır romantik mesajlar içeren kartlarla ifade etmeye başladılar. Sanayileşme, aşkı bile kitlesel üretimin bir parçası hâline getirdi.
Fakat bu da yetmedi. Çiçekçilerin, çikolata firmalarının ve mücevher markalarının devreye girmesiyle hediyesiz bir Sevgililer Günü eksik sayılmaya başladı. Artık Sevgililer Günü, duyguların kutlandığı bir gün değil, hediyelerle sevginin satın alındığı bir gün hâline gelmişti. Sevgi kaç para ederdi?..
Bugün bir ilişkide "Sevgililer Günü hediyesi almadıysan, sevgin eksik demektir" anlayışı hâkim. İnsanlar, duygularını ticari ürünlerle ispatlamak zorunda bırakılıyor.
*Kapitalizmin Menasiği( özel ibadeti, ritüeli): Duyguların Metalaşması*
Geldiğimiz noktada, Sevgililer Günü artık kapitalizm dinînin bir ritüeline dönüşmüştür. Tüketim endüstrisinin en büyük başarılarından biri, insanların kendi duygularını anlamlandırmasını bile ticaretle ilişkilendirmektir.
Kapitalizm, insanlara "Sevgililer Günü’nü kutlamazsan, sevgin eksiktir" algısını dayatmıştır.
Büyük markalar, aşkı ürünlerle eşleştirerek "hediye almadan sevgi olmaz" görüşünü oluşturmuştur.
Sevgililer günü, hediyelerin fiyat etiketi ve sosyal medya gösterisi haline gelmiştir. Moda sektörü, bu günde hediye çeşitliliğini sürekli geliştirerek tüketim endüstrisine milyarca para kazandırmıştır.
İşin ironik yanı, Valentine’in asıl amacı, Lupercalia’daki sapkın birliktelikleri ortadan kaldırarak meşru ilişkileri savunmaktı. Fakat bugün kapitalist düzen, bu günü yeniden Lupercalia’nın ilk hâline döndürmüştür. Artık aşk, tıpkı eski Roma’daki gibi, bir gün içinde yaşanıp tüketilen, geçici bir haz nesnesine indirgenmiştir.
*Son olarak;*
İslam, kadın ve erkek ilişkisini ne Lupercalia gibi dizginsiz bir arzu hâline getirir, ne de kapitalizmin ticari ritüellerine indirger. Kadın ve erkek arasındaki ilişki, bir meta alışverişine değil, sadakat, merhamet ve sorumluluk temellerine dayanır. Kur’an’da Rum süresinde şöyle buyrulur:
" şüphesiz ki düşünen bir toplum için O'nun ayetlerinden biri de: sizin için nefislerinizden eşler yaratmasıdır, ki onunla sekineti, huzuru bulasınız ve aranıza sevgi ve rahmeti, merhameti koymasıdır.." (Rum Suresi, 30:21 )
İslam daki kadın erkek ilişkisi , pahalı hediyelerle değil, sevgi ve merhamet ile gösterilir. Kapitalist düzenin dayattığı tüketim alışkanlıkları, duyguları ticarileştirirken, İslam’da sevgi ve bağlılık bir güne sıkıştırılmamış, bu tarz özel birgün de kutsanmamış ve kutlanmamıştır.
14 şubat ta Ortodoks mezhebine mensup bir Hıristiyan'a, Valentine's Day'da ne yaptığı sorulduğunda, "14 Şubat bizim günümüz değil, o Katolikler'in günüdür" diyerek 14 Şubat'ı kutlamadığını söylemesiydi. Hayret edilecek bir olay! çünkü 14 Şubat'ı Hristiyan olduğu halde mezhep ayrılığından dolayı Ortodokslar bile kutlamazken, çok sayıda, Müslüman olduğunu iddia eden kimseler o gün elinde kırmızı güllerle günün gereğini yerine getiriyordu! Hatta Hristiyanlardan da ileri giderek gayri meşru ilişkiler yaşıyorlardı.
Sonuç olarak, Sevgililer Günü, ilk çıktığı noktaya daha da sapkınlaşarak geri dönmüştür. Kadın erkek ilişkisinde meşru evliliği savunan Valentine’in ismi, bugün tüketim dünyasının en büyük maskesine dönüşmüştür.
Bu şaşmaz bir kaidedir ki : Tarih boyunca bir günün anlamı ne kadar değişirse değişsin, özündeki sapkınlık belki de kat kat artarak er ya da geç yeniden ortaya çıkacaktır. Sahtekarca kutsallaştırılmış günler, sahtelikleri içinde bocalamaya mahkumdur ....