NEFSİN PANZEHİRİ: ORUÇ - Senelerce ibadet ve taatle meşgul olan bir derviş vardı. Ne zaman nefsine “sen kimsin, ben kimim?” diye sorsa nefsi başkaldırır, kibirle “sen sensin, ben de benim” dermiş.
Derviş nefsini yola getirmek için yürüyerek Hicaz’a gider ve Kâbe’yi tavaf ederek yine zahmetli bir yolculukla memleketine döner. Ümitle nefsine aynı soruyu yineler: “Sen kimsin, ben kimim?” Ancak nefsi hâlâ yola gelmemiştir: “sen sesin, ben de ben”.
Derviş serkeş nefsini oruçla yola getirmeye karar verir. Nefsini bir süre oruçla terbiye ettikten sonra sorar: “Sen kimsin, ben kimim?” Nefsi yemekten içmekten kesilmiş olmanın verdiği bitkinlikle nihayet beden zindanından kurtulmuş bir hâlde: “Ben yokum, sen sensin!” der ve derviş, nihayet söz dinlemez nefsini yola getirmenin çaresine vasıl olur.
Mevlana bu hikâyeyi anlattıktan sonra nefsi açlıktan başka hiçbir taatin mağlup edemeyeceğini söyler. Bunun yolu da oruca devam etmekle mümkün olur. Oruç, kalpte gizli olan ilimlerin anahtarıdır. Ancak nefsine hâkim olanlara bu kapılar açılır.
Oruç gerçekten yapabilen çok şanslı sağlığı olup tutabilene, Nefsine hakim olup tutablne helal olsun