MÜNACÂT - Edebiyat geleneğimizde şairler hangi konuda şiir yazarlarsa yazsınlar eserlerine besmeleyle başlamaya, Allah’ın birliğini belirten ve ona yakaran bir manzumeye yer vermeye özen gösterirlerdi. Bu türden şiirlere tevhid ve münâcat adı verilir. Bunlar bir arada olabildiği gibi ayrı ayrı da yazılırdı. Münacât “Allah’a yalvarma, yakarma ve dua etme” anlamına gelmektedir. Münacâtların yazılış gayesi Allah’a yakarıştır. İçten bir üslûpla, gönülden itiraflar edilir, günahlar, hatalar sıralanır ve af istenir. İslami edebiyatın elimizdeki ilk eseri Kutadgu Bilig’ten başlayarak yazılan klasik eserler mutlaka münacâtla başlar. Bu gelenek Tanzimat edebiyatı dönemine kadar artarak devam eder. Modern şiirimizin ustalarından Cahit Zarifoğlu’nun şu dizeleri münacât örneği olarak zikredilebilir. “Hayat bir boş rüyaymış Geçen ibadetler özürlü Eski günahlar dipdiri Seçkin bir kimse değilim İsmimin baş harflerinde kimliğim Bağışlanmamı dilerim Sana zorsa yanmaya razıyım Kolaysa affı esirgeme”