Herkesin bir çoçuk yanı vardır. İçinde büyütemediği masum, saf, ışıl ışıl bi kız çoçuğu. Bazen kader bizi öyle sınava çeker ki, o masumiyyet kayb olur.
Benimde içimde hiç büyümeyen küçük bir kız çoçuğu vardı. Yalan, dolan bilmeyen. Hiyle hurda anlamayan. Zorluk görünce inatlaşan. Dönen dolapları fark etince ortalığı vel veleye veren. Çimenlikden koparılan bir papatyayla mutlu olan. Bir aşk şarkısıyla hayaller kuran.
En çokta bu yanımı seviyordum. Herkes çoçuk gibisin derdi. Kusur bulurdu. Kusur bulmalarına kızardım. Çünki çoçuk olmak güzeldi. Ama işte bi laf vardır biz tarafda. sen saydığını say, bak felek ne sayıyor diye.
Hayat acımasızlığını tokat gibi öyle vurdu ki yüzüme. Önce kabul etmedim, görmek istediklerimi gördüm. Sonra kendimi kayb ettim. Öfkelendim. Kızdım. Bağırdım. Çağırdım. Ağladım. Bir geceyi hiç gözümü kırpmadım. Düşünmekden kafam ağrıyordu. Gecem gündüzüm yer değişti. Sonra yalnışımın o kızı büyütmemek olduğunu anladım.Olgun insan gibi dönüb baktım olanlara. bunu kabul edince kendi kendime dönüb "Zeynep, bunamı üzüldün Allah aşkına" dedim.
Ne mutlu içindeki küçük kız çoçuğunu koruyanlara.