"Fıkıhta bir fetva boyutu vardır bir hüküm boyutu vardır. Hüküm, imamı azamın ve öteki ictihad alimlerimin çıkardığı hükümdür. Fetva ise oluşan olaylar neticesinde o durumu hükme bağlayarak kıyas etmek ve neticelendirmektir.
Hüküm; Kana ve mideye karışan her şey orucu bozar. Dil, içeride olmayan bir organ olduğu için tat alma duyusu da dışarıda kabul edilir. Nasıl ki deri üstündeki gözeneklere nüfuz eden maddeler orucu bozmuyorsa, dil ile tadına bakılan şeyler de bozmaz. Dil ile tadına bakılan madde, yutulması halinde mideye karışacağından dolayı orucu bozar. Kana karışma hükmü de böyledir.
Fetva; Diş fırçalamak, macunsuz olmak kaydı ile orucu bozmaz. Misvak kullanmak, suyu emilip yutulmadığı müddetçe ister yaş ister kuru olsun hanefilere göre öğleden önce veya sonra farketmeksizin caizdir. Şafiilere göre ise öğleden sonra kullanmak caiz değildir. Kendisinde macun kalıntısı bulunmayan diş fırçası da böyledir. İnsanoğlunda yutma refleksi çok kuvvetli olduğundan, tat aldığı maddeyi tükürüğünde barındırması tehlikeli olacaktır. İhtiyaten bu gibi şüpheli ve tehlikeli durumlardan kaçınmak en doğrusudur.
Hüküm ve fetva, durum ve netice itibariyle birbirlerinden ayrılırlar. Hüküm, tek başına fetva vermek için yeterli değildir. Fetva için var olan durum haricinde kıyas mukabilindeki hükümler de ele alınmalı, ona göre tam fetva verilmelidir.
Nihai karar; Misvak ve macunsuz diş fırçası orucu bozmaz. Tat almak orucu bozmaz. Yutulma tehlikesi bulundurduğu için ihtiyaten kaçınılması gerekir, bozma tehlikesi olduğu için ve az çoğa varır kaidesince kimseye fetvası verilmez."
55 senelik fıkıh hocama danıştım, sizin söylediğiniz hüküm doğru, benim bildiğim bunun fetva kısmıydı.