Sefalet nedir bilir misin?
Yeryüzü karışır, gök yere iner, dünya sessizleşir, kainat seni dinlemeye başlar birden… Her nefes alışın zulme dönüşür.
Canında 2.derece yanıkla gezersin, sol göğsünde tarifi imkansız bir sızı. Baban ölmüş.
Baban. O iki omzu doğuyla batı arasını kaplayan baban. Dik yokuşlarının desteği. Dünün, çocukluğun, hevesin, ilk sevdiğin adam.
Baban ölmüş.
Fısıltıyla haykırırsın birden bire, sanki sesin soluğun kesilmiş, sanki kızgın ateşlerde yıkanmışsın. Tıkanır ruhun, bir açmaza girer. Kalbinde her ileriden sağa dönüş çıkmaz sokaktır artık. Bir kolun kopmuş, bir bacağın aksak.
Eksik kalmışsın.
Sefalet nedir bilir misin? Senin sıkı sıkıya tutmak zorunda bırakıldığın kuş konmaz dikenli teldir. Açlıktır, susuzluktur. Üşümektir büsbütün. Bir kanadını kesmişler, uçabilir gibi hissetsen de uçamamaktır.
Yere çakılmışsın gökle beraber, bir olmuş kaderiniz. Artık bir çatın yok. Kalabalık bir dünyanın içine içine işlemişsin ama kimsen yok. Ruhun yetim, bedenin ateşler içinde.
Gülüyorsun inatla. Düşersen eğer, babanın yüzüne bakamayacağın için gülüyorsun.
Sırf, “Baba bak, ben bu ateşten sağ çıktım!” diyebilmek için gülüyorsun. “Bak, ben senin yangınında bir içim suyum.”
Sefalet nedir bilir misin?
Sefalet kimsesiz kalmaktır. Herkes dik dururken senin tek düşmendir. Herkes uyurken senin göğsünde bir sancıyla kalkıp 2 rekat namaz kılmandır.
Sefalet yaşamaktır esasında.
Sefalet, aciz bırakır. Her ölenle sen de ölür, küllerinden yeniden doğarsın.
Sefalet mucizedir.
...