Bîr adam, "Ya Resûlallah! Benim (biraz) malım ve çocuğum vardır. Babam da cidden benim malımı kökünden tüketmek ister." dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (a.s.m.) şöyle buyurdu: “Sen babanın (kazancı)sın, malın da babana (helal) dır.” (İbn Mace, Ticaret 64)
Diğer bir rivayette ise: “Sen ve malın babana aitsiniz. Şunu bilin ki, evlatlarınız kazançlarınızın en temizlerindendir. Öyleyse evlatlarınızın kazançlarından yiyin.” (Ebû Davud, Büyû, 79) buyurulmuştur.
Nitekim bir başka hadisi şerifte; Hz. Peygamber (asm)'e babası ile birlikte bir adam geldi ve şöyle dedi: "Ey Allah´ın elçisi! Benim kendime ait malım var; bir de malı olan babam var. Babam benim malımı almak istiyor."
Rasûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurdu: "Sen ve malın babana aittir." (es-Serahsî, el-Mebsût, V, 222-229; el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi, IV / 30; İbnül-Hümam, Fethul Kadir, III / 349 vd.)
Eğer malın kâfi geliyorsa, baban senin malından ihtiyacı kadarını alır.
Ama senin malın yoksa veya kâfi gelmiyorsa o zaman çalışacaksın ve babanın nafakasını vereceksin.
Baban kendi malı gibi senin malını da ihtiyacı nisbetinde alır.
Senin malın bulunmadığında çalışarak mal kazanabilirsen, çalışıp babanın nafakasını ödemen gerekir.
(bk. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/97
Ana-babanın çocuktan nafaka almalarının şartları şunlardır: 1. Bunların yoksul olması gerekir. Aksi halde ihtiyaçları kendi mallarından karşılanır.
2. Nafaka yükümlüsü olan çocuk veya torunun, bunu vermeğe muktedir olması gerekir. Bu kudret ya zengin olmakla, ya da çalışıp kazanmaya gücü yetmekle gerçekleşir.
Tabi ki bu, baba evladının malını israf ve haksız yere gasp etsin anlamına gelmez. Burada evladın ana babaya zaten bakmakla yükümlü olduğu ve bu hususta bir vefasızlığın kabul edilmeyeceği beyan ediliyor.
Çünkü anne-babanın bakımından bütün çocuklar sorumludur. Ancak öncelikle maddi durumu iyi olan erkek çocukların bakma mecburiyeti vardır. Eğer onlar bakmıyorsa kız çocukları da bakmak zorunda olurlar.
Ana-baba yoksul düşer veya yaşlanıp çalışamaz olursa, ilgi ve bakım yükümlülüğü çocuklara aittir.
Ayet-i kerimelerde şöyle buyurulur: "Bana ve ana-babana şükret..." (Lokmân, 31/14).
"Ana-babana İslâm'a aykırı emirlerinde itaat etme. Onlara dünyada ma'ruf şekilde dostluk göster." (Lokmân, 31/15)
Burada sizi ve evlatlarını zora sokmaması ve önce ailesinin ihtiyaçlarını gidermesi elzem kabul edilmiştir. Zira; "Sizden biriniz yoksul düşerse, önce kendi ihtiyaçlarını karşılasın. Bundan artarsa aile fertlerinin ihtiyacına sarfetsin, yine artarsa diğer hısımlarına harcasın." (Ebû Dâvud, Itâk, 9; Nesâî, Büyû´, 84; Ahmed b. Hanbel, III / 205)
Hülasa-i kelam; ana baba düşkün ve muhtaç duruma gelmişse, evlatları da zengin VEYA çalışıp para kazanabilecek durumdaysa, vefasızlığa müsade olmaz. O evlatlar, kendi ehli olan karısı ve çocuklarını müşkül duruma düşürmeden ana babalarına bakmakla YÜKÜMLÜDÜRLER. Ana babanın da bu durumu suistimal etmeyip alması helal olandan fazlasına göz koymaması ve durumu evlatlarına zor etmemesi gerekir.