Garip bir devirdeyiz.
Evimin içinin görüleceği paylaşımlar yapmayı sevmem. Hele hele yatak odasından... Asla. Orası evin en mahrem ve özel kalması gereken kısmıdır bana göre. Sosyal medyada paylaşmak şöyle dursun.
Ama günümüzde insanlar her şeyini paylaştığı gibi evinin her köşesini, her eşyasını paylaşıyor. Adı da influencer oluyor. Hatta bundan para kazanıyor. Hatta hatta sırf paylaşmak için ev döşüyor.
Mahremiyet algimiz alt üst oldu.
Bunun yanında birbirinin kopyası bu evler, belli bir modaya, birilerinin dikte ettiği tarza göre döşenen bu evler sanki olması gerekenmiş gibi hissediyoruz. Kendi evlerimiz kötü, çirkin görünmeye başlıyor. Oysa ki başımızı sokacağımız evlerimiz, güzelce kullanacağımız esyalar olduğu için şükretmemiz gerekirken.
Evlenirken, köyde de büyüdüğüm için eşya secmekten pek anlamiyordum. Hem de ucuz olsun, zorlanmayalim derken pek de afilli mobilyalar almadım. Sosyal medya beni hep yetersiz hissettirdi. Tabii bir de üstten bakan, her köşeyi süzen, surekli hemcinsleri ile yarışan kadınlar yüzünden de.
Sonra dedim ki. Ne oluyor? Depremde insanlar varını yoğunu kaybetti. Moda eşyalarım olmasa ne olur? Pahalı marka olmasalar ne olur? Hem de köyde kırık dökük bir divanda büyümüşken.
Bugün böyle düşüncelerimi paylaşmak istedim. Bazen bazı konular aklıma takılıyor.