Ben babam ve annemle çok didişirdim. Liseyi üniversiteyi hep başka şehirlerde okudum. Mezun olunca farklı şehire atandım. Ne çok uzak Ne çok yakın dedim. Birbirimizi özleyince iyi oluyoruz dedim. Sonra geldiğim şehirde evlendim. Annemler falan çok dert etti. Halbuki aşırı uzak da değil. Ama ailemin kendi aracı yok, iki vasıta ile o da kısıtlı olarak gelebiliyorlar. O da zor pek sık değil.
Eşimin memleketindeyiz ya anası danasi hep dibimizde ya. Evlenince yalnızlık hissetmem ya dedim ihtiyacım olsa onlar var.
Anne baba gibi olur mu?
En çok çocuktan sonra fark ettim ailenin kıymetini. Zormuş uzak olmak. Ha deyince çıkıp gidememek. Kızım bebeğim günlerdir hasta. Ateşler içinde. Doktorlar cozemedi. Tek dedikleri ateşi düşük tut. Gözümü kapatsam 39 oluyor. Ne uyku kaldı ne hayat. Ayda bir gelip iki saat agu bugu sevip giden çocuk ne yapıyor derdi var mı diye aramayan kayinvalidem, sırf egolarından sırf abisinden özür dilememek için hatalarını kabul etmeyip 9 aydır küs olduğumuz gorumcem, faydadan çok zararı olan anca huzur bozan diğer akrabalar. Hiçbirinin faydası yok.
Yapayalnız gecelerdir uykusuz haldeyim. Aileme çıkıp gidemiyorum onlar gelemez ha deyince hasta babaannem var bırakacak kimse yok. Haliyle bir yere gidemiyorlar. Onlar dertlenmesin diye derdimi anlatamıyorum.
Boşuna değilmiş aşrı aşrı memlekete kız vermesinler diye türkü yakılması. Gerçekten vermesinler. Ne çok isterdim anneme babama yakın olmayı. Çocuk hasta size geliyorum demeyi. Ne çok isterdim sahip çıkanım olmasını.