"Göklerin ve yerin mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti Allah’ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocuklar bağışlar, dilediğine erkek çocuklar bahşeder. Yahut erkekli, kızlı, ikisinden de verir. Dilediğini de kısır bırakır. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, her şeye gücü yetendir." (Şûrâ, 49-50)
Sizin elinizde olmayan bir sebepten dolayı üzülmeniz kalbinizi yoracaktır. İbrahim (as) ve hanımı Sâre validemiz 90 yaşlarına kadar bir evlat sahibi olamadılar, sonra da (önce başka kadından İsmail (as) doğdu) Sâre validemizden İshak (as) doğdu.
İbrahim (as) kendini kısır biliyordu. Sâre validemiz de çoktan menopoza girmiş, beli bükülmüştü. Öyle bir anda bile Allahtan ümitlerini kesmediler ve evlat sahibi oldular.
Musa (as) kelimullahtır, yani Allahla konuşur. Bir kadın da gelip Musa(as)a "Benim için Rabbine sorar mısın? Bir çocuğum olacak mı?" Diye arz etti, Musa (as) da sordu. Bizatihi Allahü teala "hayır, o kimseye evlat vermeyeceğim" buyurunca Musa (as) üzülerek bunu kadına bildirdi. Düşünsenize, direkt Allahtan size yanıt var.
Derken 6 sene sonra kadın elinde bir çocukla tekrar çıkageliyor, Musa (as) çocuğun kim olduğunu sorunca kadın benim çocuğum diyor. Tabi Musa (as) bizatihi Allahtan bu kadının çocuğu olmayacağını duyduğu için şaşırıyor ve soluğu secdede alıyor. Soruyor, "Ya Rabbi, sen bu kadına çocuk vermeyeceğini söylemiştin ama kadın şimdi yanında kendi çocuğu olduğunu söylediği bir çocukla çıkıverdi karşıma, bu nedir?" Bu soruya Allahü teala şu şekilde cevap verdi. "O kadın bizatihi benden duymuş olmasına rağmen Allahın merhameti azabını geçmiştir diyerek bu 6 senede an olsun ümidini yitirmedi, ben de ona ümidi karşılığında bu bebeği ihsan ettim."
Yani Hülasa-i kelam; ümitvar olmak müminin aşıdır. Ümitsizliğe düşmeyi alimler haram saymışlardır. Bugün veya yarın, Allahın merhamet etmesiyle inşallah hayırla afiyetle çok güzel ve ahlaklı çocuklarınız olacak. Siz de O'na aitsiniz, doğacak çocuklarınız da. Dualarımdasınız.