0 oy
1,099 göst.
Diğer kategorisinde tarafından
Linçleyecekler direk postumdan çıkar mısınız?

Kızlar bugün cinsiyet öğrendim kızım olacak inşallah ❤️ 

Size bir sorum var özellikle çarşaf giyen hanımlar ben kızıma örnek olsun , Allah yolunda büyütmek istiyorum ve çarşafa girmek istiyorum normalde kapalıyım hep bol ve boydan elbise giyerim ama şöyle bir problem var ben devlet kurumunda çalışıyorum ve çarşaf yasak , çalışırken normal elbise ,  normal hayatta çarşaf giyebilir miyim? Bu şekilde olunca hakkıyla taşıyamamaktan korkuyorum ama çokta girmek istiyorum fikirlerinize ihtiyacım var ❤️

19 Cevaplar

+4 oy
tarafından
seçilmiş
 
En İyi Cevap
Öncelikle tebrik ederim, Rabbim hayırla afiyetle sağlıkla sıhhatle doğurup İslam ahlakı üzere büyütebilmeyi hepimize nasip etsin.

Burada sizin niyetiniz halis bir niyet, nihayetinde farz olan Allahın emrini yerine getirme arzusuna sahipsiniz. Zararın neresinden dönersek kârdır.

Burada ele almamız gereken 2 mesele var; 1. Çarşafı yasaklayan ve haremlik selamlığa aykırı olan bir kurumda çalışmanın insanın kazancına bereket verip vermeyeceği. 2. Allahın hükmünü Allah için giyip öteki zamanlar dünyalık için çıkarmak.

Size bir ablayı anlatmak istiyorum, annesi kafir kendisi sonradan müslüman olmuş rus bir talebem vardı. Boyum kadar 2 evladı vardı ve Türkiyede bir türlü oturma izni alamıyordu. Ders arasında bir yandan oturum için dua istiyordu, diğer yandan da çarşafa girmek istediğini ama ailevi durumlar yüzünden bir türlü cesaret edemediğini söyledi. Ona, "Sen Allahın istediğini yaparsan, Allah da senin istediğini yapar." Dedik. Tabi ki kanun bu değil ama 2 evladınız olsa söz dinleyip uslu olanın istediğini yerine getirmekte daha aceleci olacağımız gibi Allahın isteklerinde de bu ona benzer.

Çarşafını giydi, o hafta izni çıktı. Senelerdir uğraştığı mesele, uslu bir kul olup Allahın emrettiği bir farzı yerine getirince halloldu.

1. Meseleye gelince; Rızık çoktan tayin edilmiştir ve babası kocası gibi kendisine Rızkı getiren birisi olduğu müddetçe kadınların çalışmasına gerek görülmemiştir. Aksi türlü erkek kadın karışık olmayan ve islamı yaşamasına müsade ettikleri yerlerde çalışabilirler. Burada harama bulaşmamaya gayret vardır çünkü haramı işleten bir rızık kapısı bereketli olmaz. Yoksa kadınlar da çalışabilir, hatta Hatice Validemiz bunun en büyük örneğidir.

Çarşaf sünnet değil, farzdır. Namaz, oruç, Zekat gibi. Dolayısıyla yapılmazsa kişi günahkar olur ama dinden çıkmaz. Dinden çıkartan şey alaya almak ve BURAYA DİKKAT çarşafın farziyetini reddetmektir. (Bilmeden reddeden için bu kaide geçerli değildir, eğer kanıtlarıyla öğrendikten sonra hala daha farz olduğunu reddederse mürted (dinden dönmüş) olur.)

Bir insan haramı helal, helali haram saymadığı ve farzları vacipleri reddetmediği müddetçe (hadisler de buna dahildir) dinden çıkmış olmaz. Ehli sünnet itikadında böyle geçer.

2. Mesele; Namazı bir kılıp bir kılmamak, Ramazan orucunu bir tutup bir tutmamak, zekatı bir sene verip diğer sene vermemek gibi durumlar, çarşafı bir giyip bir giymeme durumuyla eşittir.

Çarşaf dünyalık değildir, ahiretini kurtarır. Dolayısıyla diğer farzlarda olduğu gibi çarşafı dünyalık mesele için bir giyip bir giymemek, yarın mahşerde kalktığımızda hesap verirken bir iyi bir kötü sorguya çekilme tehlikesi doğurur. Geç kılınan (son dk) Namazın ahirette bizi tam cehenneme atılırken kurtarması gibi. Biz onu geciktirdik diye o da bizi kurtarmakta gecikir. Çarşaf da bu misal gibidir.

Bir hanıma İstanbul’u verseler çarşaf giyemez ama aşkla şevkle giyince de çıkarmaz. Çarşaf giymek pehlivanlıktır çünkü, kolay değildir. Çarşaf giyen kadın şeytanın en büyük düşmanlarındandır çünkü farzı terk etmedi. Her şeyin bir nişanı, alameti olduğu gibi çarşaf da islamın nişanıdır. Onu gören bu kimse Müslümandır der. Ayrıca çarşaf giyene ne dünyada ne de ahirette bela dokunmaz çünkü gerçekten zor olan bir farzı yerine getiren 3 5 kişiden biri olur o kadın, Allahın himayesini daha kudretli hisseder.

Elhamdülillah ki çarşaflıyım. Çarşaflı olmadığım zamanlara kıyasla olduğum zamanların bereketini dünyaya değişmem. İnancım odur ki çarşafım benim kefenimdir, Rabbim layıkıyla giymeyi nasip etsin. 
tarafından
Allah razı olsun, hocayı hoca eden talebesidir. Soru gelmese cevap da gelmez, o yüzden esas baş tacı sizlersiniz.
Hocaanne diye tanınır, 4 büyük medresenin ilki. Duymuş olabilirsiniz.
(1,454 puan) tarafından
Maşaaallah:)
(5,336 puan) tarafından
MasaAllah. Bende hoca annenin medreselerinde okudum. Rabbim ilminizi arttirsin
tarafından
Maşallah maşallah Rabbim ilmiyle ihlaslı şekilde amel edenlerden, muhlas kullarından eylesin.
(5,336 puan) tarafından
Amin Ya Muin. Allah razı olsun
-Reklam-
+5 oy
(5,705 puan) tarafından
lincten ziyade evet cck gordugunu yapar nasi ortamda yetisirse oyle olur tamam da . nice carsaflilarin kizlari kici basi acik gezio. nice kici basi acik gezen annelerin kizlari kapanip feraceye giriyor. yani bu ccgun icinde olacak bisey. kendi icinden geliyorsa giyin et bence erkek olursa da ayni seyi yapacakmiydin . yada babasi kizil goncalar cuneyt modeli cubbe takke sarik salvar sac sakal falan mi olacakti.  cocugun cinsiyetine gore kapaliligin derecesi bilmiyorum  hayirlisi hakknizdw. 
tarafından
Çocuğu sıkarsan çocuk herşeyi yapar, ben elimden geldiğince din yolunda büyütmek istiyorum, Rabbim hayırlı ve sağlıklı evlat nasip etsin inşallah ❤️
(5,705 puan) tarafından
amin insallh tabi ole
(3,928 puan) tarafından
Mesele sadece çarşafta değil zaten aile içi yaşam ahlak aile ahlakı adabı çok önemli
+3 oy
tarafından
Ben kapalı değilim bu yüzden sana tam olarak yardımcı olamam ama üzüldüm şu ısrarla linclemeyin yazmana ya doğrusu o zaten her ne kadar ben de açık olsam da yanlış olan benim neden böyle güzel birseye niyet etmiş biri linclenir ki geldiğimiz hale bak
(1,491 puan) tarafından
Aynen öyle canım .çünkü ölümün saati yok çünkü ölüm var. Zamansız gelir
(12,071 puan) tarafından
Allah hepinizin gonlune gore versin insallah kizlar ..
(1,491 puan) tarafından
Amin canım seninde inşallah
(2,909 puan) tarafından
Ben de açığım içimden kapanmak geliyor ama nefis ağır basıyor. İnşallah bize de nasip olur ❤️
tarafından
Ya evet inan çok isterim depremmden sonra çok değişti yaşam anlayisim şükür namazimi kilar oldum inşallah oda nasip olur
+2 oy
tarafından

Linç değil ama çarşafa girince mi Allah yolunda olunuyor ? Çarşafsiz ya da tesettüre girmeyenler Allah yolunda olamıyor mu ?:)

(1,491 puan) tarafından
Çarşaf zorunlu değil canım ama kapanmak tesettür zorunlu farz. Allah yolunda olanlar tesettür takar kapanır zaten. Amacım linçlemek değil
tarafından
Canım tesettür farz , çarşaf sünnettir .
Bir laf vardır parayla imanın kimde olduğu bilinmez diye. Açıklara tabiki sonsuz saygım var onlara lafım yok herkes kendisi hesap verecek ben sadece Müslüman olarak uyarmak düşer . Ben zaten ibadetlerimi çok şükür yerine getiriyorum elimden gelen herşeyi yapıyorum yapmaya çalışıyorum Allah kabul etsin inşallah
(1,564 puan) tarafından
Bende bunu merak ediyorum açıkçası
(1,491 puan) tarafından
Neyi canım
(2,132 puan) tarafından
Hükmü Allah verir biz emrini en doğru şekilde yerine getirmekle mükellefiz
tarafından
Tesettür zaten çarşaftır, sünnet değil farzdır. Ahzap suresi 59. Ayette de sabittir. Tefsirinde de geçer. Bilgilendirme amaçlı yazdım.
(3,639 puan) tarafından
Feraceyi bol giyip eşarbı genişçe takınca da tesettür farzına uyuyor, sadece çarşaf farz gibi lanse etmeyiniz
tarafından
1.) İmanlı kadınlara da de ki; gözlerini (erkeklerin ve kadınların avret yerlerine bakmaktan) yumsunlar ve tenâsül uzuvlarını (zinadan ve şehvetle birbirine sürtünmeden) korusunlar. (Örf ve âdete göre, zorunlu olarak) kendilerinden görünen (yüzler, ayaklar ve el)ler dışında ziynet (mahalleri olan vücutlarının diğer yer)lerini meydana çıkarmasınlar/ kendilerinden (âdet gereği) görünen (yüzük ve kına gibi) şeyler dışında (örtünmesi gereken bilezik, halhal, küpe ve gerdanlık gibi) süslerini (bile) açığa çıkarmasınlar! Örtülerini başlarından doğru (câhiliyet devrinde olduğu gibi arka taraflarına değil de,) yakaları üzere (, gerdanlarını, göğüslerini ve tüm vücutlarını kapatacak ve şekil belli etmeyecek bir halde) atsınlar! (Gizlemeleri gereken) ziynet (yer)lerini (hiçbir kimseye) açmasınlar; ancak kocalarına veya babalarına yahut kocalarının babalarına ya da oğullarına veya kocalarının (başka hanımlarından olan)oğullarına yahut erkek kardeşlerine ya da erkek kardeşlerinin oğullarına veya kız kardeşlerinin oğullarına (ya da amca ve dayıları gibi müebbet mahremlerine) yahut kendi(leri gibi imanlı ve hür) kadınlarına ya da (kâfir de olsalar câriyelerden) sağ ellerinin mâlik bulunduklarına veya (kadını erkekten ayıramayacak derecede bunak veya ahmak) erkeklerden (kadınla cinsel ilişkiye karşı) ihtiyaç sahibi olmadıkları halde (sadece arta kalan yemekler için) peşe takılanlara yahut kadınların avret (yer)lerinden haberleri olmaya(cak kadar küçük ola)n o çocuklara (açıvermeleri) müstesnâ! (Halhal gibi) gizlemekte oldukları o ziynetleri bilinsin (de, kendilerine meyledilsin) diye ayaklarıyla da (yere) vurmasınlar! Ey müminler! Hep birlikte Allâh’a tevbe edin! Tâ ki siz (iki cihan saâdetine kavuşarak) felâha erebilesiniz! (Nûr, 31)

Hanefî mezhebinde; yüz, eller ve ayaklar avret değilse de, bunlara şehvetle bakılması haramdır. Dolayısıyla kadının, kendisine şehvetle bakılacağına dâir en ufak bir endişesi bulunması halinde bu uzuvlarını yabancı erkeklere göstermesi câiz olmaz.

Özellikle fitne kaynayan zamanımızda şehvetle bakanla bakmayanı ayırt edebilmek her kadının her an tespit edebileceği bir şey olmadığından; kocaları ve mahremleri dışındakilere bu uzuvlarını, hele de câzibe merkezi olan yüzlerini göstermemeleri en uygun olandır! Burada geçen “Humur” kelimesinin; günümüzdeki türban ve çene altında düğümlenen başörtülerle terceme edilmesi, bu konuda sahâbe ve seleften gelen görüşlere ters düşmektedir.

Zira bu husustaki rivayetler; bu kelimenin, baştan aşağı tüm bedeni örtecek “Çâr, çarşaf ve ferâce” (ferace, günümüz feracesi değildir) gibi örtülerden ibaret olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu gibi yerlerde sahâbe ve seleften gelen rivayetler göz ardı edilerek sadece lügate bakılıp mana verilemez.

Zira Kur’ân’ın tefsirini en iyi bilenler hiç şüphesiz ki vahyin nüzûlüne şâhit olan ve kastedilen manaları ilk ağızdan alan sahâbe topluluğu ile onlardan istifâde eden tâbi`în zümresidir.

Âişe (Radıyallâhu anhâ) bu âyetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Allâh muhâcirlerin hanımlarına rahmet etsin! (Onlar Kur’ân’ın emirleriyle amel etmekte o kadar ileriydiler ki, Allâh-u Te`âlâ: “Çarşaflarını başlarından doğru yakaları üzere atsınlar!” âyetini indirince, onlar hemen çarşaf gibi büyük örtüleri başlarına geçirecek şekilde yarıp onlarla örtündüler. Ensar kadınlarının kocaları kendilerine bu âyeti okuduğunda ise; Kur’ân’a onlardan daha kuvvetli inanan görmedim! Her biri kalkıp büyük çarşaflara dolandılar ve sabah namazına o vaziyette çıktılar.” (Buhârî, Tefsîr: 251, No: 4480-81, 4/1782, 1783; İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî, Tefsîr: 24/12, No: 4758-59, 8/347, 348)

Bu sahih rivayetlerden açıkça anlaşıldığı üzere; bu âyet-i kerîmeyle amel eden sahâbe hanımlarından hiçbiri sadece başını örtecek şekilde bir örtü şekli edinmemiş, bilakis büyük çarşafların kenarlarını düzelterek ve baş geçirecek yeri yararak tüm bedenlerini kaplayacak şekilde tesettüre bürünmüşlerdir. Nitekim bu rivayetlerde geçen: “Murût” ve “Üzur” kelimelerinin müfretleri olan “Mırt” ve “İzâr” kelimeleri; lügatlerde “Çarşaf” anlamına gelen “Mülâe” kelimesiyle tefsir edilmiştir. Zaten burada geçen “Humur” kelimesinin müfredi olan “Hımâr” kelimesi de, büyük müfessir Âlûsî (Rahimehullâh) tarafından; çâr, çarşaf, ferâce gibi tüm bedeni kaplayan büyük örtü anlamına gelen “Mıkne’a” kelimesiyle açıklanmıştır. Dolayısıyla lügate doğru bakanlar da bu kelimenin, günümüzde bilinen başörtüsü anlamına gelmediğini yakînen anlayacaklardır.

Kur’ân âyetleri birbiriyle asla çelişmeyip, hepsi de birbirini tasdik ve tefsir ettiğine göre; Ahzâb Sûresi`nin 59. âyetinde “Cilbâb” emredilirken, burada sadece başörtüsünün emredilmiş olduğunu iddia etmek anlaşılacak bir şey değildir. Nitekim o âyette geçen “Cilbâb” kelimesi de; burada olduğu gibi, ibni Abbâs ve ibni Cübeyr (Radıyallâhu anhüm) tarafından: “Tepeden tırnağa tüm bedeni örten çarşaf” anlamına gelen “Mıkne’a” ve “Milhafe” gibi lafızlarla tefsir edilmiştir.(Taberî, No: 25977-78, 9/306; İbn-i Kesîr: 10/218-219; Âlûsî: 18/142, 22/88)

Şu kadar var ki; orada hür kadınların câriyelerden ayrılması hikmetine binaen “Cilbâblarını üzerlerine çeksinler!” buyrulmuş, burada ise; çarşafın üst kısmının, göğüs bölgesi açıkta kalacak şekilde sırt tarafına atılması suretinde vâki olan câhiliyet uygulamasını iptal için: “Çarşaflarını başlarından doğru yakaları üzerine atsınlar!” buyrulmuştur. 

Arapça kaidesi》Dolayısıyla burada “İsti’lâ” (üzerine alma) manasında vârid olan (عَلَىٰ) harf-i cerrini "İntihây-ı gâye" (son hududu bildirme) manası için olan (إِلَى) harf-i cerriyle karıştırarak: "Yakalarına kadar başörtülerini indirsinler!" manasını tercih etmek asla doğru görülemez. Bilakis doğru mana: "Çarşaflarını başlarından itibaren, yakalarının üzerini tamamen örtecek şekilde aşağı doğru atsınlar!" şeklindedir. Arapça kural ve kaidesini bilen herkes aradaki bariz farkı görecektir.
(3,639 puan) tarafından
Yorumumu aynen yineliyorum, hakkıyla giyilen feracede  hükme uyar,
Feraceyi bol giyip eşarbı genişçe takınca da tesettür farzına uyuyor, sadece çarşaf farz gibi lanse etmeyiniz
tarafından
İyi de kanıtı orada duruyor. İslamı, farzı, vacibi, sünneti ben çıkarmadım. Kafamdan da atmıyorum. Sahabenin sözüne karşı bir söz söylüyorsunuz, kanıtınız nedir? Hangi ayet, hangi hadis sizin bahsettiğiniz giyimin tesettür yerine geçtiğini söylüyor?
(766 puan) tarafından
Carsaf tek renktir ferace değil. Bilmediğiniz konuda yorum yapmayın lütfen,  alaska hanım ağzınıza sağlık
+1 oy
(6,856 puan) tarafından
Linçleyecekler gelme diye belirtmeni doğru bulmadım. Kim hangi hak ve sıfatla linçleyebilir ki özgür iraden sonuçta. Niyetin çok güzel inşallah nasip olur canım ama söylediğin gibi yapmak ne kadar doğru bilemedim bilenler yazar umarım.
tarafından
Canım çevreme belirttiğim zaman biraz tepki aldım "Acıdım şimdiden çocuğa" diyen bile oldu. Şimdiden çocuğun geleceğini düşünmek kötü birşeymiş gibi tepki alınca buradan da linç yemek istemedim çünkü hamileyim ve çok kırıcı oluyor yanlış anlaşılmak istemiyorum
(6,856 puan) tarafından
Benim doğmamış çocuğuma acıyacağınıza kalbinizde ki niyeti düzeltmeye çabalasanız keşke diye belirtseydin. Kimsenin size karşı haddini aşmasına izin vermeyin,hele bu sitede kesinlikle sizin kararlarınız herkes saygı duymak zorunda.
tarafından
İnan ki kırmak istemiyorum insanları , hepsini yuttum geçtim . Cevap verdiğin için teşekkür ederim canım ❤️
(6,856 puan) tarafından
Rica ederim kuzum. Allah gönlüne göre versin ❤️
tarafından
Amin inşallah canım ❤️
0 oy
(766 puan) tarafından
Post çıksın 
tarafından
Allah razı olsun inşallah canım ❤️
0 oy
(425 puan) tarafından
Alaska acil goreve :D
(425 puan) tarafından
ne demek rica ederim :D bu arada bu sebepten neden linclenecegini dusundun ki hayat tarzlarimiz cok farkli olabilir ama bu linc edilecek bi durum degil kimsenin ozgurlugunu kisitlamadigin surece istedigin gibi yasayabilirsin bence
tarafından
Şimdi daha bebek doğmamış ya çevremden "Acıdım şimdiden çocuğa" tepkisini aldım o yüzden kırılmak istemiyorum bu konuda
(425 puan) tarafından
aciyacak bi durum yok aslinda ilerde istemiyorum dediginde zorlamayacaksaniz acinilacak bi durum degil bence sonucta ben de yetistirdigim insani kendi deger yargilarima gore yetistiriyorum ama ilerde farkli bi goruse sahip olursa da sayvi duyarim
tarafından
Asla canım asla dinde zorlama olmaz biz ailemizi örnek alarak büyüdük inşallah bende ailem gibi bir birey olmaya çalışacağım ❤️ cevap verdiğin için teşekkür ederim canım ❤️
(425 puan) tarafından
helal olsun valla allah gonlune gore versin insallah iyi aksamlar ❤️
0 oy
(122,493 puan) tarafından
bende bi soru sorcam size kapali ve bol giyiniyosunuz vucud hatlariniz gorunmuyo carsaf gibi sayilmazmi sizin giyiminiz carsaf derken peceli olanumi istiyosun sadece gozleri gorunenimi diyosun
(1,491 puan) tarafından
Aynen canım . Hükmü de biraz zor.
tarafından
Normalde de feracesiz balkona çıkmam canım , hükümlerini yerine getiririm
(1,491 puan) tarafından
Maşallah canım .daha meyi bekliyosun gir öyle ise :) bende çoğu zaman ferace ile çıkarım balkona
(1,478 puan) tarafından
Canlarım ama giyerse tam giymesi lazım iş yerinde malum yasakmış ferace giyebilirsin o sıkıntı olmaz onun hükmü fazla zorlayıcı değil
(1,491 puan) tarafından
Evet canım da işte arkadaşta çok istiyor. Hocalara danışsa iyi olur. Ne diyorlar bakalım
0 oy
(10,526 puan) tarafından
Cok cqrsafli cevrem oldu mecburiyetten is yerinde giyemeyenler de vardi boyle yerlerde simsiyah modelsiz ve cok bol feraceler uzerine de buyuk sallardan takiyolardi mumkun oldugunce ortmeyd calisarak 
(10,526 puan) tarafından
Ben o ayeti biliyorum okudum meallere gore de gep dus cilbablar olarak okudum bunun acillamasi olarak da baska ayetlerden ogrenilen olarak vucud hatlarini belli etmeyecek kalinlikla ve genislikte olmasi bi de ortulerini gogus uzerinden ortmeleri olarak tarif edilmis benim bildigim bu hic bi yerde carsaf farz diye okumadim yanlissa da bilmiyorum ben sunnet olarak biliyorum dedigim gibi yanlis bisey soylemek istemem
tarafından
Meal değil, esas olanı tefsirdir. Meal kelime manası olarak ele alır, tefsir sahabe-i kiram efendilerimizin Rasulullahtan (sav) duyduklarına göre kuranı kerimi yorumlamalarıdır ve haktır. Pek çok sahabe bu ayette geçen cilbab kelimesini (yukarıda belirttiğimiz gibi) çarşaf olarak hükmetmişlerdir ve bu ayetle sabit olmasıyla farz hükmünü almıştır.
(10,526 puan) tarafından
Dogrudur peki bunun bi kaynagi var midir mesela hadiste gecmis olabilir ya da su alim bu imam boyle tefsir etti diyebilecegimiz birileri
tarafından
1.) İmanlı kadınlara da de ki; gözlerini (erkeklerin ve kadınların avret yerlerine bakmaktan) yumsunlar ve tenâsül uzuvlarını (zinadan ve şehvetle birbirine sürtünmeden) korusunlar. (Örf ve âdete göre, zorunlu olarak) kendilerinden görünen (yüzler, ayaklar ve el)ler dışında ziynet (mahalleri olan vücutlarının diğer yer)lerini meydana çıkarmasınlar/ kendilerinden (âdet gereği) görünen (yüzük ve kına gibi) şeyler dışında (örtünmesi gereken bilezik, halhal, küpe ve gerdanlık gibi) süslerini (bile) açığa çıkarmasınlar! Örtülerini başlarından doğru (câhiliyet devrinde olduğu gibi arka taraflarına değil de,) yakaları üzere (, gerdanlarını, göğüslerini ve tüm vücutlarını kapatacak ve şekil belli etmeyecek bir halde) atsınlar! (Gizlemeleri gereken) ziynet (yer)lerini (hiçbir kimseye) açmasınlar; ancak kocalarına veya babalarına yahut kocalarının babalarına ya da oğullarına veya kocalarının (başka hanımlarından olan)oğullarına yahut erkek kardeşlerine ya da erkek kardeşlerinin oğullarına veya kız kardeşlerinin oğullarına (ya da amca ve dayıları gibi müebbet mahremlerine) yahut kendi(leri gibi imanlı ve hür) kadınlarına ya da (kâfir de olsalar câriyelerden) sağ ellerinin mâlik bulunduklarına veya (kadını erkekten ayıramayacak derecede bunak veya ahmak) erkeklerden (kadınla cinsel ilişkiye karşı) ihtiyaç sahibi olmadıkları halde (sadece arta kalan yemekler için) peşe takılanlara yahut kadınların avret (yer)lerinden haberleri olmaya(cak kadar küçük ola)n o çocuklara (açıvermeleri) müstesnâ! (Halhal gibi) gizlemekte oldukları o ziynetleri bilinsin (de, kendilerine meyledilsin) diye ayaklarıyla da (yere) vurmasınlar! Ey müminler! Hep birlikte Allâh’a tevbe edin! Tâ ki siz (iki cihan saâdetine kavuşarak) felâha erebilesiniz! (Nûr, 31)

Hanefî mezhebinde; yüz, eller ve ayaklar avret değilse de, bunlara şehvetle bakılması haramdır. Dolayısıyla kadının, kendisine şehvetle bakılacağına dâir en ufak bir endişesi bulunması halinde bu uzuvlarını yabancı erkeklere göstermesi câiz olmaz.

Özellikle fitne kaynayan zamanımızda şehvetle bakanla bakmayanı ayırt edebilmek her kadının her an tespit edebileceği bir şey olmadığından; kocaları ve mahremleri dışındakilere bu uzuvlarını, hele de câzibe merkezi olan yüzlerini göstermemeleri en uygun olandır! Burada geçen “Humur” kelimesinin; günümüzdeki türban ve çene altında düğümlenen başörtülerle terceme edilmesi, bu konuda sahâbe ve seleften gelen görüşlere ters düşmektedir.

Zira bu husustaki rivayetler; bu kelimenin, baştan aşağı tüm bedeni örtecek “Çâr, çarşaf ve ferâce” (ferace, günümüz feracesi değildir) gibi örtülerden ibaret olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu gibi yerlerde sahâbe ve seleften gelen rivayetler göz ardı edilerek sadece lügate bakılıp mana verilemez.

Zira Kur’ân’ın tefsirini en iyi bilenler hiç şüphesiz ki vahyin nüzûlüne şâhit olan ve kastedilen manaları ilk ağızdan alan sahâbe topluluğu ile onlardan istifâde eden tâbi`în zümresidir.

Âişe (Radıyallâhu anhâ) bu âyetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Allâh muhâcirlerin hanımlarına rahmet etsin! (Onlar Kur’ân’ın emirleriyle amel etmekte o kadar ileriydiler ki, Allâh-u Te`âlâ: “Çarşaflarını başlarından doğru yakaları üzere atsınlar!” âyetini indirince, onlar hemen çarşaf gibi büyük örtüleri başlarına geçirecek şekilde yarıp onlarla örtündüler. Ensar kadınlarının kocaları kendilerine bu âyeti okuduğunda ise; Kur’ân’a onlardan daha kuvvetli inanan görmedim! Her biri kalkıp büyük çarşaflara dolandılar ve sabah namazına o vaziyette çıktılar.” (Buhârî, Tefsîr: 251, No: 4480-81, 4/1782, 1783; İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî, Tefsîr: 24/12, No: 4758-59, 8/347, 348)

Bu sahih rivayetlerden açıkça anlaşıldığı üzere; bu âyet-i kerîmeyle amel eden sahâbe hanımlarından hiçbiri sadece başını örtecek şekilde bir örtü şekli edinmemiş, bilakis büyük çarşafların kenarlarını düzelterek ve baş geçirecek yeri yararak tüm bedenlerini kaplayacak şekilde tesettüre bürünmüşlerdir. Nitekim bu rivayetlerde geçen: “Murût” ve “Üzur” kelimelerinin müfretleri olan “Mırt” ve “İzâr” kelimeleri; lügatlerde “Çarşaf” anlamına gelen “Mülâe” kelimesiyle tefsir edilmiştir. Zaten burada geçen “Humur” kelimesinin müfredi olan “Hımâr” kelimesi de, büyük müfessir Âlûsî (Rahimehullâh) tarafından; çâr, çarşaf, ferâce gibi tüm bedeni kaplayan büyük örtü anlamına gelen “Mıkne’a” kelimesiyle açıklanmıştır. Dolayısıyla lügate doğru bakanlar da bu kelimenin, günümüzde bilinen başörtüsü anlamına gelmediğini yakînen anlayacaklardır.

Kur’ân âyetleri birbiriyle asla çelişmeyip, hepsi de birbirini tasdik ve tefsir ettiğine göre; Ahzâb Sûresi`nin 59. âyetinde “Cilbâb” emredilirken, burada sadece başörtüsünün emredilmiş olduğunu iddia etmek anlaşılacak bir şey değildir. Nitekim o âyette geçen “Cilbâb” kelimesi de; burada olduğu gibi, ibni Abbâs ve ibni Cübeyr (Radıyallâhu anhüm) tarafından: “Tepeden tırnağa tüm bedeni örten çarşaf” anlamına gelen “Mıkne’a” ve “Milhafe” gibi lafızlarla tefsir edilmiştir.(Taberî, No: 25977-78, 9/306; İbn-i Kesîr: 10/218-219; Âlûsî: 18/142, 22/88)

Şu kadar var ki; orada hür kadınların câriyelerden ayrılması hikmetine binaen “Cilbâblarını üzerlerine çeksinler!” buyrulmuş, burada ise; çarşafın üst kısmının, göğüs bölgesi açıkta kalacak şekilde sırt tarafına atılması suretinde vâki olan câhiliyet uygulamasını iptal için: “Çarşaflarını başlarından doğru yakaları üzerine atsınlar!” buyrulmuştur. 

Arapça kaidesi》Dolayısıyla burada “İsti’lâ” (üzerine alma) manasında vârid olan (عَلَىٰ) harf-i cerrini "İntihây-ı gâye" (son hududu bildirme) manası için olan (إِلَى) harf-i cerriyle karıştırarak: "Yakalarına kadar başörtülerini indirsinler!" manasını tercih etmek asla doğru görülemez. Bilakis doğru mana: "Çarşaflarını başlarından itibaren, yakalarının üzerini tamamen örtecek şekilde aşağı doğru atsınlar!" şeklindedir. Arapça kural ve kaidesini bilen herkes aradaki bariz farkı görecektir.
(10,526 puan) tarafından
Sindi daha net anladim bana bu sekilde aciklanmamisti teşekkür ederim canim
0 oy
(2,302 puan) tarafından
Hocammmm alaskaaaa gurubun hocası sana detaylı bilgi verir cnm 
tarafından
Alaska hanım hoca sanırım , teşekkür ederim inşallah görür ❤️
0 oy
(3,928 puan) tarafından

Bunun nesini linçleyecekler yahu hele bi linçlesinler:) postun çıksın bilgim yok maalesef 

tarafından
Kimden bahsediyorsunuz ben gördüm mü onları , buradan daha önce ufak tefek linç harici hiç linç yemedim de :D
(3,928 puan) tarafından
Genelde din konusu açılınca hemen özgürlük diye koşan linç eden bi kesim vardı bayadır göremiyorum onları yoklar
(4,837 puan) tarafından
Gormemen daha iyi cnm. Bende linç yemedim :) yedirdim :)
(3,928 puan) tarafından
Hahaha kime yedirdin kız :)
(4,837 puan) tarafından
Hakedene :) aman bosver
0 oy
(2,896 puan) tarafından
Güzel ferace ler var üstüne büyük sıyah örtü örtsen yinemi yasak oluyor 
tarafından
Evet canım yasak, giyiniş olarak iş yerinde de çok dikkat ediyorum zaten
0 oy
(1,491 puan) tarafından
Ne güzel yaa keşke bende nefsimi yensem

Onu yensem bu sefer eşim var

Eşimi yensem ailesi var 

Ama bende boool bool feraceler giyerim ..

Kızımda bana dikkat eder . Bilir anne erkek geldi anne kapıya öyle çıkma böyle çıkma ..

Tek sorunum kızım çıplak görünce çıplaksın diyor .önüne geçemiyorum.

Ee yanlış değil doğru düşünüyor fakat öyle söylemesini de istemiyorum.

Ben daima ona dersem birşey olmaz deme falan diye bu sefer de normal karşılayacak çıplaklığı.

Bende ne yapacağımı şaşırdım açıkçası
tarafından
Allah hepsine hidayet versin inşallah canım ❤️ Allah nasip etsin sanada
(1,491 puan) tarafından
Amin canım .isteyen herkese
0 oy
(12,615 puan) tarafından
Kurumda ferace dışarıda çarşaf giysen bol feraceler de var giyen hocalar var bizde çarşaf gibi duruyo
tarafından
Ona elimden geldiğince dikkat ediyorum zaten canım çarşaf gibi feraceler yasak
0 oy
(5,256 puan) tarafından
Yanlis biliyosam duzeltin ama zaten kadinin vucut hatlarini belli etmeyecek sekilde giyinmesi yeterli degil mi . 

Lise de bi arkadasim vardi okulda acikti yasak oldugu icin dershane gunleri basini kapatirdi. Sonra tamamen acildi. Aklima onu getirdiniz.
tarafından
Eğer karşıt görüş bildirecekseniz kanıt da sunmalısınız. Tartışmanın kaidesi budur. Bilmediğiniz ve kanıt sunmadığınız/sunamadığınız bir konu hakkında karşıt görüş bildiremezsiniz. İlkokul çocuğu değiliz, herkesin kendi fikri zikri var. İslamda da bence diye bir kaide yoktur. Haram helal, farz sünnet vardır.
Dediğinizde çok haklısınız, bazı insanlara anlatamazsınız. Kısa yazdım ona karşılık verdiniz, ben de mecburen yanlış bilginizi düzeltmek babında teferruatlı yazdım. Okumadınız ve okumadığınız (dolayısıyla anlamadığınız) bir mesele üzerinden de bence böyle sizce böyle diyerek geçiştiriyorsunuz. İslam çocuk oyuncağı değildir, kanıt sunamayacaksanız böyledir demeyeceksiniz. Diyecekseniz de iddianızı kanıtlayacaksınız. İyi geceler.
(699 puan) tarafından
Evet tartışmanın kaidesi öyledir haklsiniz sorun şu ki ben tartismiyorum siz benimle tartisiyorsunuz ben de size cevap vermek durumunda kalıyorum her defasında  neyse .Gelen bildirimlerinize bakmiycam çünkü amacım tartismak değil kendinizce yanlışımi düzeltmeye çalıştığınız için de teşekkür ederim mutlu kalın.
(5,256 puan) tarafından
İslam nettir haklisiniz. Carsaf farz demissiniz. Yazdiginiz aciklamalarda da bunu savunmussunuz. Madem bu kadar uymak istiyosunuz carsafa girmeye niyet ettiniz tam anlamiyla carsafli olmaniz gerekmez mi ? İs yerinde normal tesettur disari da carsafli olmak sizce de dogru mu ? Bu sekil islam da farz olan bi kurula uymamis hatta kendi gundelik yasaminiza uyarlamis olmuyo musunuz ? Eger is yeriniz de yasaksa o isten ayrilin. Madem bu kadar cok istiyosunuz bu derece savunuyosunuz.
tarafından
Eğer bana söylüyorsanız post sahibi ben değilim, hiçbir yerde çalışmıyorum. Elhamdülillah tepeden tırnağa da çarşaflıyım. Ellerimde sadece parmaklarım gözükür, yüzümde sadece burnum ve gözlerim. Kaşlarım bile kapalıdır. Ancak insanlar o halde bile ufacık görünen yüzümden beni tanırlar. Dengeli yani.
Tekrar söylemekte fayda görüyorum, islamda, dinde, farz vacip gibi olgularda bence sizce diye bir şey yok, hüküm var. Hüküm, çarşaf için farz demiş. Ben demedim. Hüküm çarşaf dışındaki tesettür durumlarının da geçerli olduğunu söylememiş.
Eğer bana demiyorsanız da (ki büyük ihtimalle öyle) yazıyı boşverin, hayırlı geceler :)
tarafından
Minnak35 ben buraya bunun cevabını almaya geldim ve evet gerekirse işi bırakacağım ☺️
0 oy
(1,450 puan) tarafından
Çarşaf giyenler daha fazla dikkat çekiyor artık 
(2,600 puan) tarafından
Ülkemizde ki mülteci çoğunluğundan dolayı maalesef ki bazılarının yaptıkları çok fena olunca insan acaba onlardan mı diye iki kez bakıyor artık
0 oy
(2,191 puan) tarafından
Çalışırken normal elbise günlük hayatta çarşaf bana pek doğru gelmedi çarşafa gireceksen tam girmelisin canım 
(2,191 puan) tarafından
Ozaman işinden vazgeçicen canım çarşaf büyük sorumluluk dışar da giyip içeride elbise olmaz bence
tarafından
Kadrolu çalışanım canım iş yerinde de çok dikkat ediyorum giyimime zaten eşimle birlikte çalışıyoruz
(2,191 puan) tarafından
Siz bilirsiniz bana uygun gelmedi bu söylediğiniz çarşaflı şekilde bile erkeklerin yanına çıkmak doğru değilken çalıştığınız yerde elbise dışarıda çarşaf gitmek hiç mantıklı değil
(425 puan) tarafından
niye dogru olmasin ya ne sacma bu soylediginiz sanki kafasini acip kapatiyor tovbe ya
(2,191 puan) tarafından
Herkesin dini kendisine iyi geceler.
0 oy
(1,152 puan) tarafından
Çarşaf giyiyordum iki bebekler arabada çarşafın hasati cıkıyor ve saçım başım dağılıyor bende çember etek le idare ediyorum biri 12 diğeri 2 aylık  kan ter içinde kalıyorum carsafda dagilir açımdan beter oluyorum  arabada durmuyorlar hastaneye zar zor gidiyoz oyuzden etek çember siyah feracemi giyip cikiyorum fikrimce sende böyle yapabilirsin
tarafından
Ben zaten ferace giyiyorum canım , ilk çocuk bu ve bir daha yapmayı düşünmüyorum Allah nasip ederse başka başım gözüm üstüne ama harici düşünmüyorum canım buda kaza ile oldu 3 senenin sonunda
(1,152 puan) tarafından
Bnmkide kazara napalm canım takdir allahdan
0 oy
(1,016 puan) tarafından
Çarşaf giymek farz değil bazıları sünnet olduğunu savunuyor ama öyle bir bilginin de kaynağı yok. Önemli olan vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde giyinmek zaten böyle giyiniyormussunuz o zaman yapılması gereken yapılmış oluyor siz illa çarşaf diyorsanız tabi dışarıda çarşaf giyebilirsiniz. Ama bunu kendiniz doğru olduğunu düşünüyorsanız yapın kızınız için sadece ahlakınızi guzellestirin doğru yaşayın çarşaf ters de tepebilir çünkü 
tarafından
Çarşaf sünnet değil, farzdır. Bu da kanıtı. Buyurun;

1.) İmanlı kadınlara da de ki; gözlerini (erkeklerin ve kadınların avret yerlerine bakmaktan) yumsunlar ve tenâsül uzuvlarını (zinadan ve şehvetle birbirine sürtünmeden) korusunlar. (Örf ve âdete göre, zorunlu olarak) kendilerinden görünen (yüzler, ayaklar ve el)ler dışında ziynet (mahalleri olan vücutlarının diğer yer)lerini meydana çıkarmasınlar/ kendilerinden (âdet gereği) görünen (yüzük ve kına gibi) şeyler dışında (örtünmesi gereken bilezik, halhal, küpe ve gerdanlık gibi) süslerini (bile) açığa çıkarmasınlar! Örtülerini başlarından doğru (câhiliyet devrinde olduğu gibi arka taraflarına değil de,) yakaları üzere (, gerdanlarını, göğüslerini ve tüm vücutlarını kapatacak ve şekil belli etmeyecek bir halde) atsınlar! (Gizlemeleri gereken) ziynet (yer)lerini (hiçbir kimseye) açmasınlar; ancak kocalarına veya babalarına yahut kocalarının babalarına ya da oğullarına veya kocalarının (başka hanımlarından olan)oğullarına yahut erkek kardeşlerine ya da erkek kardeşlerinin oğullarına veya kız kardeşlerinin oğullarına (ya da amca ve dayıları gibi müebbet mahremlerine) yahut kendi(leri gibi imanlı ve hür) kadınlarına ya da (kâfir de olsalar câriyelerden) sağ ellerinin mâlik bulunduklarına veya (kadını erkekten ayıramayacak derecede bunak veya ahmak) erkeklerden (kadınla cinsel ilişkiye karşı) ihtiyaç sahibi olmadıkları halde (sadece arta kalan yemekler için) peşe takılanlara yahut kadınların avret (yer)lerinden haberleri olmaya(cak kadar küçük ola)n o çocuklara (açıvermeleri) müstesnâ! (Halhal gibi) gizlemekte oldukları o ziynetleri bilinsin (de, kendilerine meyledilsin) diye ayaklarıyla da (yere) vurmasınlar! Ey müminler! Hep birlikte Allâh’a tevbe edin! Tâ ki siz (iki cihan saâdetine kavuşarak) felâha erebilesiniz! (Nûr, 31)

Hanefî mezhebinde; yüz, eller ve ayaklar avret değilse de, bunlara şehvetle bakılması haramdır. Dolayısıyla kadının, kendisine şehvetle bakılacağına dâir en ufak bir endişesi bulunması halinde bu uzuvlarını yabancı erkeklere göstermesi câiz olmaz.

Özellikle fitne kaynayan zamanımızda şehvetle bakanla bakmayanı ayırt edebilmek her kadının her an tespit edebileceği bir şey olmadığından; kocaları ve mahremleri dışındakilere bu uzuvlarını, hele de câzibe merkezi olan yüzlerini göstermemeleri en uygun olandır! Burada geçen “Humur” kelimesinin; günümüzdeki türban ve çene altında düğümlenen başörtülerle terceme edilmesi, bu konuda sahâbe ve seleften gelen görüşlere ters düşmektedir.

Zira bu husustaki rivayetler; bu kelimenin, baştan aşağı tüm bedeni örtecek “Çâr, çarşaf ve ferâce” (ferace, günümüz feracesi değildir) gibi örtülerden ibaret olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu gibi yerlerde sahâbe ve seleften gelen rivayetler göz ardı edilerek sadece lügate bakılıp mana verilemez.

Zira Kur’ân’ın tefsirini en iyi bilenler hiç şüphesiz ki vahyin nüzûlüne şâhit olan ve kastedilen manaları ilk ağızdan alan sahâbe topluluğu ile onlardan istifâde eden tâbi`în zümresidir.

Âişe (Radıyallâhu anhâ) bu âyetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Allâh muhâcirlerin hanımlarına rahmet etsin! (Onlar Kur’ân’ın emirleriyle amel etmekte o kadar ileriydiler ki, Allâh-u Te`âlâ: “Çarşaflarını başlarından doğru yakaları üzere atsınlar!” âyetini indirince, onlar hemen çarşaf gibi büyük örtüleri başlarına geçirecek şekilde yarıp onlarla örtündüler. Ensar kadınlarının kocaları kendilerine bu âyeti okuduğunda ise; Kur’ân’a onlardan daha kuvvetli inanan görmedim! Her biri kalkıp büyük çarşaflara dolandılar ve sabah namazına o vaziyette çıktılar.” (Buhârî, Tefsîr: 251, No: 4480-81, 4/1782, 1783; İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî, Tefsîr: 24/12, No: 4758-59, 8/347, 348)

Bu sahih rivayetlerden açıkça anlaşıldığı üzere; bu âyet-i kerîmeyle amel eden sahâbe hanımlarından hiçbiri sadece başını örtecek şekilde bir örtü şekli edinmemiş, bilakis büyük çarşafların kenarlarını düzelterek ve baş geçirecek yeri yararak tüm bedenlerini kaplayacak şekilde tesettüre bürünmüşlerdir. Nitekim bu rivayetlerde geçen: “Murût” ve “Üzur” kelimelerinin müfretleri olan “Mırt” ve “İzâr” kelimeleri; lügatlerde “Çarşaf” anlamına gelen “Mülâe” kelimesiyle tefsir edilmiştir. Zaten burada geçen “Humur” kelimesinin müfredi olan “Hımâr” kelimesi de, büyük müfessir Âlûsî (Rahimehullâh) tarafından; çâr, çarşaf, ferâce gibi tüm bedeni kaplayan büyük örtü anlamına gelen “Mıkne’a” kelimesiyle açıklanmıştır. Dolayısıyla lügate doğru bakanlar da bu kelimenin, günümüzde bilinen başörtüsü anlamına gelmediğini yakînen anlayacaklardır.

Kur’ân âyetleri birbiriyle asla çelişmeyip, hepsi de birbirini tasdik ve tefsir ettiğine göre; Ahzâb Sûresi`nin 59. âyetinde “Cilbâb” emredilirken, burada sadece başörtüsünün emredilmiş olduğunu iddia etmek anlaşılacak bir şey değildir. Nitekim o âyette geçen “Cilbâb” kelimesi de; burada olduğu gibi, ibni Abbâs ve ibni Cübeyr (Radıyallâhu anhüm) tarafından: “Tepeden tırnağa tüm bedeni örten çarşaf” anlamına gelen “Mıkne’a” ve “Milhafe” gibi lafızlarla tefsir edilmiştir.(Taberî, No: 25977-78, 9/306; İbn-i Kesîr: 10/218-219; Âlûsî: 18/142, 22/88)

Şu kadar var ki; orada hür kadınların câriyelerden ayrılması hikmetine binaen “Cilbâblarını üzerlerine çeksinler!” buyrulmuş, burada ise; çarşafın üst kısmının, göğüs bölgesi açıkta kalacak şekilde sırt tarafına atılması suretinde vâki olan câhiliyet uygulamasını iptal için: “Çarşaflarını başlarından doğru yakaları üzerine atsınlar!” buyrulmuştur. 

Arapça kaidesi》Dolayısıyla burada “İsti’lâ” (üzerine alma) manasında vârid olan (عَلَىٰ) harf-i cerrini "İntihây-ı gâye" (son hududu bildirme) manası için olan (إِلَى) harf-i cerriyle karıştırarak: "Yakalarına kadar başörtülerini indirsinler!" manasını tercih etmek asla doğru görülemez. Bilakis doğru mana: "Çarşaflarını başlarından itibaren, yakalarının üzerini tamamen örtecek şekilde aşağı doğru atsınlar!" şeklindedir. Arapça kural ve kaidesini bilen herkes aradaki bariz farkı görecektir.

1) Hazret-i Âişe (Radıyallâhu anhâ)nın yanına, Şamlı kadınlardan bir grup gelmişti. Hazret-i Âişe “Sizler herhâlde, hanımları hamamlara giren (orada tesettüre dikkat etmeyen) bölgedensiniz!” dedi.

Kadınlar “Evet!” diye cevap verdiler.

Hazret-i Âişe "Ama ben, Rasûlullah (sallâllâhu aleyhi ve sellem)in; "Elbisesini evinin hâricinde bir yerde çıkaran (yani tesettüre dikkat etmeyen) her kadın, mutlakâ Allah ile kendi arasındaki perdeyi yırtmış olur." buyurduğunu işittim.” dedi. (Ebû Dâvûd, Hammâm, 1/4010; Tirmizî, Edeb, 43/2804)

2) Resulüllah (s.a.v) bir gün Hz. Aişe (r.anha)’nın evine girdi. Kızkardeşi Esma yanında idi. Üzerinde vücudunun hertarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Resulüllah (s.a.v) onu görünce kalkıp dışarı çıktı.

Hz. Aişe (r.anha) kızkardeşine “Buradan uzaklaş Resulüllah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü” dedi. Hz. Esma uzaklaştı arkasından Resulüllah (s.a.v) içeriye girdi.

Hz. Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Resulüllah (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi “Kızkardeşini görmedin mi? Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez." (Mecmeu’zzevâid nr:4168)

3) Usame b.Zeyd (r.a) nakletti. Dedi ki “Resulüllah (s.a.v) Dihye’tül- Kelbi’nin kendisine hediye ettiği mısır kumaşlarından sık dokunmuş bir elbiseyi bana giydirdi, ben de onu hanımıma giydirdim.

Resulüllah (s.a.v) daha sonra bana sordu "Ne oldu, Mısırdan gelen elbiseyi giymiyorsun?"

Dedim ki "Ey Allah’ın Resulü, ben onu hanımıma giydirdim."

Resulüllah (s.a.v) buyurdu ki "Altına pijama türünden bir şey giymesini ona emreyle. Çünkü ben o elbisenin kemiklerinin hacmini belli etmesinden korkuyorum.” (Ahmet b. Hambel)

4) İbn-i Abbas (r.anhuma)’dan rivayetle “Resulüllah (s.a.v) kadınlardan erkeklere benzeyenlere, erkeklereden de kadınlara benzeyenlere lanet etti.” (Buhari nr:5751, ebu Davut nr:4098, Ahmet b.Hambel nr:3149, Nesei nr:9161)

5) “Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onlara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır.” (Ahmet b.Hambel - müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)

6) Hz. Âişe'den rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resulunun huzuruna girmişti. 

Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çagına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir."

Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti." (Ebu Davûd, Libâs, 31).

7) "Allah Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259)

8) Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz (s.a.s), giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas.-125.)

9) Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder "Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı." (Muvatta', Libas:4)

10) "Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker." (Tirmizî, Radâ, 18)

İlgili sorular

0 oy
13 cevap 569 göst.
14 Mayıs 2023 Diğer kategorisinde misafir tarafından soruldu
+1 oy
17 cevap 850 göst.
21 Nisan 2023 Diğer kategorisinde Leylak kokusu (915 puan) tarafından soruldu
+1 oy
0 cevap 290 göst.
17 Kasım 2021 Diğer kategorisinde misafir tarafından soruldu
0 oy
8 cevap 818 göst.
6 Ocak 2021 Diğer kategorisinde Yüsra kılınç (1,523 puan) tarafından soruldu

404,088 soru

12,105,319 cevap

36,425 kullanıcı

...