Öncelikle vesvesenin farkında olmak gerekiyor. Bir fikir aklına düştüğünde bu fikir vesvese mi yoksa senin kalbinin gerçek fikri mi bilmek lazım. Bunu da ancak kalbin o fikirden rahatsızlık duyduysa anlayabilirsin çünkü kalp vesveseden rahatsızlık duyar.
Örn; Bir adamı canice katlettiğini hayal ettiğinde bu seni etkilemez çünkü o gerçek değil ve sen kendi hür iradenle onu hayal ettin. Sen irade edip onu gerçekleştirmeyeceğinden bir zararı olmadığı için kalbinde rahatsızlık olmadı.
Ancak öfkelendiğin birini gördüğünde birden kalbine düşen onu canice öldürme isteğini hatırla. İşte bu seni biraz korkutur çünkü yapabilme potansiyelin var. Kalbin rahatsız oldu çünkü vesvese. Sen hakikatte adam öldürecek değilsin ancak şeytan senin o öfke anını fırsat bilip kalbine bu vesveseyi veriyor.
İşte namaz ve abdest de böyledir, seni rahatsız eden o hoş olmayan düşüncenin, vesvesenin farkında olmalısın.
2. Olarak şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak ve 3 defa sola tükürmek gerekir. Euzü besmele çekmeği bollaştırmak gerekiyor.
Resulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır: "Âdemoğlunda bir şeytanın lemmesi (fısıldaması) vardır, bir de meleğin lemmesi vardır. Şeytanın lemmesi, şerre (küfür, günah ve zulme) teşvik etmek ve hakkı yalanlamaktır; meleğin lemmesi ise iyiliği ilham etmek ve hakkı tasdik etmektir. Bunu her kim vicdanında hissederse Allah'tan olduğunu bilsin ve Allah'a hamdetsin. Öbürünü hisseden de şeytandan Allah'a sığınsın. Daha sonra Resulullah (sav) şu âyeti (meali) okudu: 'Şeytan sizi fakir düşmekle korkutur da, cimriliğe ve kötülüğe teşvik eder. Allah ise Kendi hazinesinden size mağfiret ve bolluk vaad ediyor."(Tirmizî, Tefsîrü'l-Kurân, hadis no: 2988.)
Boş eve hırsız girmez. Bu sebeple anlamak lazım ki eğer şeytan bir kalbi meşgul etmeye çalışıyorsa o kalpte iman nuru vardır, onu söndürmeye çalışıyor.