Kız ben de çarşaflıyım, bir de doğma büyüme antalyalıyım. Bir teyzemiz (Allah hidayet versin) ben durakta tramvayı beklerken koşa koşa gelip çarşafımı kaldırmıştı. Hemde hem üst hem alt etek kısmını. Hahahahshssh
Çıplak sandım diyor bir de, benim içimde de daima ölürüm kalırım diye robalı elbisem ve dolamam olur. Altımda paçalı donum, siyah kalın çorabım olur ki bir yerim rüzgar esse bile belli olmasın.
Liman tarafından geçerken arkamdan tutup çeken iki yaşlı teyze daha vardı mesela, iç başörtüm bozulmuştu, ağzımdaki iğne yanağıma batmıştı, hatta az kaldı düşüyordum. Hiçbir şey demeden koşar adım kaçmışlardı. Kimse de ses etmedi, öyle ağladığımla kaldım. Sinirden tabi, gidip nerede düzelteyim saçımı başımı?
Bir kere tramvaydayken oturmuştum, eteğimi her şeyimi de topladım, kenara sindim dışarıyı izliyorum. Yanıma bir kadın oturmuş, fark ettim ama yüzünü görmedim. O da ben kalkarken eteğimin ucuna oturduğu için zorla çeke çeke almak zorunda kalmıştım. Hanımefendi diyorum excuse me diyorum belki yabancıdır diye ama yok, sağır herhalde dedim dürttüm, yine de dönmedi.
En son sertçe çektim de kadın hafif kaydı koltukta öyle koşarak çıktım. Az kaldı kapı kapanacaktı.
Yani bacım, oluyor böyle. Otobüsle medreseden hafta sonu tatili için eve dönerken yatılı kaldığım için kirli bavulum elimde, yabancılar hakkımda konuşuyorlardı. Ben de ingilizce biliyorum, anlıyorum tabi. En son inmeden önce bir şeyler söyledim öyle indim.