MÜTTAKİLERE YARAŞIR BİR ERDEM: AFFETMEK - “Mükemmel insan yoktur” deriz hep. Bu sözle insanın hatadan masun olamayacağını vurgularız. Hata yaptığımızda bu cümleye sığınırız kendimizi savunmak için ve affedilmeyi bekleriz. Hata yapan kişi, karşımızdaki olduğunda ise bu cümleyi duymak istemez, herkesin hata yapabileceğini düşünmekten kaçarız. Affetmeyi küçüklük sayar, haklılığımızı sonuna kadar ilan etmekten zevk duyarız. Hâlbuki affetmek zafiyeti değil, aksine ruhun yüceliğini gösterir. Bu yüzden zordur zaten, güçlü bir irade gerektirir. Affetmek insanı yüzeysellikten kurtarır, ruhunu esir eden kin, nefret ve intikam gibi kötü duygulardan arınarak hafiflemesini, hayata sevgiyle bakabilmesini sağlar. Kâmil bir mümin olabilmek için bu erdemi düstur edinmek gerekir. Zira Resûlü’ne “Sen af yolunu tut!” (A’râf, 7/199) buyuran Yüce Rabbimiz, bize affedici olmayı, kötülüklere iyilikle karşılık vermeyi emretmiş; takva sahibi kimselerin “öfkesini yutan ve insanları affeden kimseler” olduklarını bildirmiştir (Âl-i İmrân, 3/134).