Konuya baktığımızda görüyoruz ki, saadet asrından beri uygulana gelen en mahzursuz, yahut da en az mahzurlu korunma şekli (azil) ve daha sonrasında da (kılıf) olmuş, buna alimler fazla itiraz da etmemişler. Çünkü bu yöntemde erkeğin nutfesiyle kadının yumurtası rahim içinde birleşme imkanı bulamamış, böylece insan çekirdeğine esas teşkil edecek bir madde (alaka) oluşmamış, bir insan adayının öldürülmesi söz konusu olmamıştır.
Erkeğin bu tedbirine mukabil hanımın da rahim ağzını kapatma hakkının olduğu değerli fıkıh kitabı İbn-i Abidin'de bildirilmiştir. Kadın da rahim ağzını kapatma hakkını kullanabilmektedir.
Tarafların alacakları bu tedbirlerde bir sakınca gözükmemektedir. Çünkü bunlarda hamile kalma önlenmekte, böylece bir oluşumu yok etme söz konusu olmamaktadır.
Azil ile ilgili bu hüküm, gebeliği önlemek için kullanılan ilaç, prezarvatif, spiral ve diğer araçlar için de geçerlidir. Çünkü bunların hepsi aynı kapsamda değerlendirilirler. Azilin caizliği ile ilgili deliller aynen bunlara da uyar. Zira bunların hepsi aynı kapsama giren konulardan birisidir. Diğer taraftan mademki hangi yolla olursa olsun hamileliği önlemek için erkeğin azil yapması caizdir, öyleyse erkek için caiz olan kadın için de caizdir. Çünkü hüküm hangi yolla olursa olsun hamileliği önlemekle ilgili bir hükümdür.