Bana annelikten söz etmeyin. Neden mi sizin şikayet ettiklerinizi ben aylarca oğlumda bekledim. 52 günlük oluncaya kadar ağlamasını duymadım. 19 aylık oluncaya kadar yürümesini, 21 aylık oluncaya kadar işaret parmağını kullanmasını, araba sürerken gın gın demesini, 22 aylık oluncaya kadar burnunu göstermesini, 24 aylık oluncaya kadar anne demesini, beni öpmesini bekledim. O yeterki öğrensin ben onu ömrümün sonuna kadar beklerim. Alperen otizm tanısı aldığında 21 aylıktı. Elinden bazı hakları alındı. Tv telefon kesinlikle yasaktı. Ağladığında kendi haline bırakılıp sakinleşmesi gerekiyordu. O ağlarken benim içim kan ağladı. Ama anneydim sabretmem gerekiyordu. Sadece oyun vardı. Ve biz bir okyanusa aniden düşmüştük çırpınıyorduk. Dibe mi batacaktık yoksa yüzeye mi çıkacaktık bilmeden çırpındık. Tanıyı koyan doktorun yüzü hala çok net aklımda. Gözlem odasına girerken gözümdeki endişe herkes tarafından görülmüştü belki de. 15 dakika gözlemin sonu doktorla görüşme. 15 dakika 1 saat oldu sanki geçmedi. Ve görüşmeye çağrıldık. Doktor yüzümüze pat pat Alperen orta derece otizm dedi. Gözyaşlarım sel oldu. Beynimden vurulmuşa döndüm. Biz doktora gidecektik ve doktor birşeyiniz yok diyecekti öyle kandırdık kendimizi. Hemen özel eğitime başladık. Alperen 23 aylık oldu ve tekrar doktora gittik. Doktor bu sefer otizm diyemem ama otizm sınırında dedi. Gelişim geriliği de olabilir dedi. Biz eğitime devam ettik. Ve oğlum o kadar yol katettiki 24 aylık kontrolünde doktor kesinlikle otizm değil. Gelişim geriliği olduğu net dedi. Bir anne oğlunun gelişim geriliği olduğuna sevinir mi? Ben sevindim çünkü otizm uçsuz bucaksız bir okyanus. Gelişim geriliğinin tedavisi vardı en azından. Tanıyı aldığımızda kendimi o kadar yalnız hissettim ki sanki sadece bizim başımıza gelmiş gibi. Oysa özel eğitimdeki onca anne babayı gördükten sonra anladım ki bu yolda tek değiliz. Ve gördüğüm çocuklardan sonra halimize bin kez şükrettim. Yolumuz uzun evet ama yolun sonu güzel inşallah. Diyeceğim o ki umut hep var Allah var Allah yâr.