Evet. Eşiniz de size karşı aynı tutumu sergilemeli.
"Sizin kadınlar üzerinde haklarınız, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." (Tirmizi, Radâ', 11)
KOCANIN KARISI ÜZERİNE HAKLARI:
1. Mehir (kadın evlenirken dilediği miktarı ister acele ister geciktirilmiş olarak isteyebilir.) Kadın acele, peşin istediği mehri elde etmeden kendini Kocasına teslim etmeyebilir, buna hakkı vardır.
2. Kadının tüm ihtiyaçlarını israfa ve cimriliğe kaçmamak kaydıyla karşılamak zorunluluğu. (Kadının malı kadına aittir, erkeğin malı da kendisine ait olmasına rağmen ihtiyaçları erkeğe aittir.)
3. Kocası karısına hiçbir konu için hakaret edemez, aşağı göremez veya evinde uzun süre yalnız bırakamaz. (İslamda bu durum teferruatlı olarak hak hukuk çerçevesinde defalarca reddedilmiştir)
4. Kadınıyla evinde şakalaşmak, oynaşmak, cilveleşmek ve kadının gönlünü hoş tutmak için iltifat etmek mecburiyeti vardır.
5. Kadının evine gerek güvensizlik, gerek başka sebeplerle ani baskın yaparak onu müşkül duruma düşüremez.
6. Kocası karısını cinsel yönden tatmin etmek zorundadır, aksi türlü bir durumu Efendimiz (sav) hayvanlara benzetmiştir.
7. Evlendikten sonra 1 sene gibi belli bir sürede erkek karısıyla cinsellik yaşayamazsa/yaşamazsa kadının boşanma hakkı vardır. Çünkü cinsellik erkek kadar kadının da hakkıdır ve evliliğin temel taşlarındandır.
8. Kadın ekmek vb şeyleri yapamayan biriyse kocasının bunları alması gerekir.
9. Kocası karısının süslenmesini istiyorsa süs malzemelerini kendisi alması gerekir.
10. Yılda yazlık kışlık olmak üzere 2 elbise sunma hakkı vardır.
11. Kadın için kocasının seferde olduğu günlerde düşkünlük vaki bulursa (yani kocası ona yeterli miktarda para vermezse) kocasının malından aşırıya kaçmadan meşru miktarı harcama hakkı vardır.
12. Adetli bir kadın dilerse başka yatakta yatabilir.
13. Meşru ev işleri hariç diğer zor ev işlerini yapamıyorsa kadının kocasından hizmetçi isteme hakkı vardır.
14. İhtiyaç duyarsa kocasıyla aylık nafaka miktarında anlaşabilirler, yetmezse de arttırmasını isteyebilir.
15. Kadın kocanın yakınlarını istemediği takdirde, kocası onu ayrı bir evde oturtmak zorundadır.
16. Kadının, haftada bir kez anne-babasını ziyaret hakkı vardır, erkek buna engel olamaz.
17. Erkeğin haklarına bir zarar vermeyen meşru işlerde (haremlik selamlığa izin veren, islamı yaşamasına engel olmayan mekanlarda); kadının meşru çerçevede (harama helale dikkat edip tqm manasıyla islamdan ayrılmadan) çalışmak hakkıdır.
18. Âdet ve lohusalıktan ötürü (temizlenip tekrar süslenmek maksadıyla) vücut bakımı için hamama gitmek istediği takdirde, hamam parasını erkek verir. (Hamam, spa, sauna vb yerler de buraya girer, aşırıya kaçmama kaydı vardır.)
19. Ric'î" (dönülebilir) ya da "bâin" talakla boşanan karısının her türlü nafakasını, iddeti içerisinde erkek verir.
20. Koca, dini hükümleri önce kendi öğrenip sonra rencide etmeden karısına öğretmelidir.
21. Kadının her türlü namusunu, ırzını, diğer insanlara karşı adını, sanını her türlü sözden, nazardan korumalı ve hak üzere savunmalıdır. Zira alimlerce "kadına söylenen şey Kocasına varır, Kocasına söylenen şey (kadına dini hükümleri öğretmek zorunluluğu olduğu için) yine Kocasına varır" denmiştir.
22. Kocası karısı ve evladına harcayacağı nafakasını helalinden kazanmalıdır.
23. Kadınların duygu durumlar erkeklere nazaran daha yoğundur ve genel hatlarıyla ince tabiatlı varlıklardır, o sebeple kocası karısının inişli çıkışlı her duygusal davranışını mazur görmeli ve onu incitmeden nazikçe teselli vermelidir. (Tabi ki kadın bu durumu suistimal edip her absürt olaya duygusal yaklaşıp kocasının hakkına girmemelidir)
24. Kocası istemese bile kadının evlat sahibi olmayı isteme hakkı vardır.
25. Yaratılıştan gelen huylar değişmez ancak söndürülebilir denmiştir, bu sebeple kadının kötü huylarını kocasının uygun bir dille düzeltmeye çalışması ve tabiri caizse adabı muaşeret dersi vererek eğitmesi gerekir. (Kadının bu duruma içerlemeden kendini olabilecek en iyi versiyonuna çevirmek için eşiyle işbirliği yapması lazımdır zira bu durumda hakir görülecek bir şey yoktur.)
26. Kocası karısının değerini bilmeli ve ona göre de her halükarda saygı sevgi çerçevesi içinde muamele etmelidir. Çünkü karısı kocasını zina haramına düşmekten korur, o yokken evini bekler, evlatlarına bakar, evinin işlerine koşarak elbisesini temizler, söküğünü diker ve eşinin ailesine hürmet göstererek onu insanlar içinde aziz kılar.
Bunlar hatıra gelen birkaç haktır, teferruatlı hali epey uzun sürer.
ERKEĞİN KADINI ÜZERİNE HAKLARI:
1. Allahü teala Nisa suresinde de buyurduğu üzere aile reisliği görevini erkeğe vermiştir. Kadın bunu bilerek saygısını eksik etmemelidir. (Erkekler kadınlardan, kadınlarda bulunmayan bazı doğal nitelik ve güçlere sahip oldukları için üstündürler. Yoksa bu onların şeref ve fazîlet bakımından üstün oldukları anlamına gelmez (Mevdûdî, Tefhimu'l Kur'an, I, İstanbul 1986, s. 317, 318).
2. Kadın erkeğin meşru dairedeki (islamın zıddına olmayan) emirlerine itaat etmekle mükellef tutulmuştur. (Ebu Davud, Nikâh, 40)
3. Kadın, erkeğin reislik gücünü yanlış yere kullanmasını isteyemez. Her ne kadar kadın istişare makamında da olsa son söz daima kocasına aittir. Bunu bilip ona göre hareket etmelidir.
4. Kocasının tabîî ihtiyacını karşılaması, bunlar kadınların haklarında zikredilenlerle aynıdır. (Cinsellik vb)
5. Kadın, kocasından izinsiz, habersiz evden çıkmamalıdır.
6. Kadın kocasının râzı olmadığı kimseleri eve almamalıdır. (Anne baba dahil, ancak kendisi anne babasını ziyarete gidebilir)
7. Kocasına devamlı duâ etmek de haklardan sayılmıştır. (Mesela kadın her namazın peşinden kocasına maddi manevi duâ etmelidir. Çünkü Bu duanın kabulü kendisine ve evlatlarına da fayda verecektir.)
8. Kadın kocasının soyu-sopu, fiziki yapısı, maddi durumu sebebiyle incitmemelidir. (İslam bunu herkes için yasaklamışsa da, kadının Kocasına böyle muamele etmesi onun işkence çekerek ölmesine sebeptir diyerek önemini daha ziyade arz etmiştir)
9. “Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet ederler.” (Buhârî, Bed’u’l-halk 7; Müslim, Nikâh 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40)
Bu hadisi şerifin hükmünde kadın kocasını zaruriyet harici reddedemez.
10. Âyet-i kerîmede “kadının erkek için bir elbise, erkeğin de kadın için bir elbise olarak yaratıldığı” belirtilmektedir (Bakara sûresi, 187) Bu sebeple kadın kocasının şahsına ait veya ev içi sırlarını hiç kimseye anlatamaz.
11. Kocanın kadın üzerinde hakları, onun yapacağı nâfile ibadetlerden önce gelir. “Bir kadın kocası yanındayken onun izni olmadan oruç tutamaz. Kocasının izni olmadan bir kimseyi evine alamaz.” (Buhârî, Nikâh 84, 86; Müslim, Zekât 84. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 73; Tirmizî, Savm 64; İbni Mâce, Sıyâm 53) Bu hadisi şerifin hükmünce kadın NAFİLE ibadetler için kocasından izin almalıdır. (Çünkü burada oruç olduğu için kocasının nefsini tatmin edememe durumu vardır)
12. Kadın, evliliğin gereği olarak kocasına karşı bazı sorumluluklar taşır. Evin idaresi, kocası evde değilken eşyaların muhâfazası, namus ve iffetin mümkün mertebe korunması, görev ve sorumluluklarını boşlamayıp kocası gibi kendisi de vazifelerini yapması bunlardan birkaçıdır.
13. “İnsanın insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” (Tirmizî, Radâ 10. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40; İbni Mâce, Nikâh 4) Bu hadisi şerif bir mecazdır, kadının Kocasına hürmet, saygı ve sevgi göstermesinin ehemmiyetini vurgular. Buna göre kadın için kocası, kocası için de karısı birbirlerini saygıda kusur etmeyerek el üstünde tutmalıdırlar. (Kadının haklarında da geçmişti)
14. “Kocasını memnun ederek ölen kadın cennetliktir.” (Tirmizî, Radâ 10. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 4) Bu hadisi şerif nazarında bakıldığında kadını kocasını mental ve fiziksel olarak daima memnun etmesi gerekir. (Kocanın kötü tabiatlı olması bir imtihandır, İmtihan kadının görevini yok etmez.)
15. Karısı kocasıyla iyi geçinmeli ve onunla varlıkta da, yoklukta da mutlu olmaya çalışmalıdır. Kanaat eden kadın, etmeyen kadından kulluk bakımından daha evladır.
16. Kadın, erkeğine karşı son derece ihtiyat sahibi olmalı ve gerekirse harama düşmesin diye bir koruyucu haline bürünmeli, ayrıca günaha sokan suç aracı olmaktan ve “en zararlı varlık” yaftasını almaktan da şiddetle sakınmalıdır. İslama, helale ve iyiliğe teşvik edici olmalı, aksine tenkit edici olmamalıdır.