Evet bazen çocuklar yaşları kaç olursa olsun dayanılmaz olabiliyor çünkü onlar da insan. Ancak biz de insanız, bazen tahammül seviyenizin sınırlarında gezebiliyoruz.
Hatta bazen, hiç haddimiz olmayan bir şeyi bile o anki körlükle rahatça yapabiliyoruz. Eşiniz, belki normal hayatta da sinirli bir insandı. O an patladığı kişi -çok büyük bir yanlış ama- kızı oldu.
Eşinizin hatası kızına bağırmak. İkinci hatası ise daha beter, bu olayı babası sorduğunda ona “şikayet” etmek. Çocuk musun sen arkadaşım? 40 yaşında adam, kendi öz kızının hakkı olan çocukça hareketlere karşı böyle mi tepki verir? Babasın ya sen…
Kaynatanızın da hatası var. Eşiniz, babasını rol model alarak büyüdüğü için bu bağırma mevzusuna hiç şaşırmadım. Çocuğa bağırılmaz diye eşinize dur demesi gerekirken belki 60-70 yaşında adam 5 yaş çocuğa bağırıyor.
Dedeciğim, babanın kafası acımış. Bir anlık sinirle bağırdı ama sana değil, acıdığı için bağırdı gibi yapıcı bir cümle kurmak çok mu zordu? Bu insanları olduğu gibi kabullenmekten başka çareniz yok. Bu saatten sonra değiştiremezsiniz ama saygı duymalarını sağlayabilirsiniz.
Ben de çocuğuma bağırılırsa anında savunmaya geçerim, bağıran kişi ile evladım arasında fersah fersah kulvar farkı var çünkü. Tek taraflı bir savaşta yalnız bırakacak değilim.
Çocuğumun hatası varsa da bu mevzuyu gelip benimle çöz. Ben veriyorum terbiyesini. Dedesi değil. Babası da bağırıyorsa çocuğumun mental sağlığı o an tehlike altında demektir, gerekirse ondan bile korurum. Eşimden de ben bağırsam aynı özveriyi beklerim.
Ancak her şeyden sonra sizin de hatanız var çünkü onlar “çocuğa” nasıl davranacaklarını bilmiyor, siz ise “yaşlı” insanlara. Çok da farklı değiller.
5 yaşın aklı çoğu şeyi kavrar, kızınız burada büyükler çocuklara da yaşlılara da kızabilir şeklinde anlamış ve bunda tek hata eşinizin, kaynatanızın değil malesef. Siz de ortaksınız.
Olması gereken o anda durdurup kızı odadan çıkarmak, ardından geri odaya dönüp kimseye konuşma fırsatı vermeden kızınızı nazikçe ama çok kesin bir dille sınırlarınızı ifade etmekti.
Haklıyken haksız duruma düşürmüşsünüz kendinizi.
Kaynananız da farkındaysanız aynı şekilde düşünüyor, oğlu haklı diyene kadar dedesidir kızabilir diyor. Sonraysa sahte de olsa bir U dönüşü.
Burada dedeye de, babaanneye de çocuğuna nasıl davranacağının sözlü veya sözsüz talimatını veren kişi eşiniz. Siz ise tavır alarak -ki bu çocukça bir harekettir- tam saygı kurmanız gereken yeri, dönüm noktasını çok büyük bir hatayla elinizden kaçırmışsınız.
Üslubunuzu beğenmedim Hatice hanım. Çok saldırgansınız ve ne yazık ki bunu yorumlara verdiğiniz cevaplarla da destekliyorsunuz. Yani sütten çıkmış ak kaşık değilsiniz, orada bir tavır alınmış belli ki. Ancak bu tavır hiç de size saygı duyurmaz. O gemi kaçmış.
Siz artık -ne kadar umurunuzda olur bilemem ama- eşinizin ve ana babasının gözünde küsen, alınan, trip atan, darılan ve büyüten birisiniz. Kendi saygınızı inşa etmeniz gereken yerde tüm temeli söküp atmışsınız.
Bu yerden geri dönüşü var mı bilemem ama eşinizi o aile büyüttü. Armut dibine düşer, armut ağacından elma çıkmasını bekleyemezsiniz. Böyle kabul etmiş ve evlenmişsiniz.
Huzur da bir seçenekken kalbinize gereksiz yük etmeyin bence bazı şeyleri.
Ama eşinizle nazik ve yapıcı bir üslupla konuşmanızı tavsiye edebilirim sadece. Ancak galiba siz de çok korumacı ve nezaketi pek kullanmayan bir ailede büyüdünüz. Belki saygıyı zorla bağıra çağıra kazanan bir anne baba figürü vardı. Bilemem tabi ki, sadece her çocuk ana babasının sırrıdır diye böyle şeyler söylüyorum.
Rabbim yardımcınız olsun. Allah’a emanet, uzun yazdım kusura bakmayın. İnşallah üslubu hoşunuza gitmeyen bazı yorumlara yaptığınız gibi bana da gereksiz kim gütmezsiniz. Zira sizin üslubunuzu, yorum yapanlardan daha çiğ buluyorum. Biz de Allahın kuluyuz, karşımızdaki düşmanımız bile olsa biraz ılımlı yaklaşmak çok da kötü değil. Kaldı ki düşman da değiller.