Aslında Türkiye bu İstanbul sözleşmesini imzalayan ilk ülke. Sığınma evleri bu sözleşmeden sonra kuruldu ve önceden aile içi şiddet suç unsuru değildi. Ki şahsımca zaten İstanbul sözleşmesi uygulanmıyor. Buna karşılık hükümet İstanbul sözleşmesini kaldırmak istiyor. Çünkü 1. Kadının beyanı esastır. Yani şuan da mesela ben dayak yediysem eğer mahkemede bunu darp raporuyla kanıtlamam gerek ama İstanbul sözleşmesiyle sadece bu beni dövüyor demem yeterli. 2. Sığınma evlerine bir çok kadın perişan olacağı ve çocuğunu bırakmayacağı için şiddete ve tecavüze boyun eğiyor. İstanbul sözleşmesiyle devletin senle beraber çocuğunu alması gerekli.
3. Bir çok kadın istemese bile kocası tarafından cinsel ilişkiye zorlanıyor ve mahkeme bunu kocandır zaten ilişkiye girmek zorundasın bu tecavüz değildir diyor. Ama farkında olmasak bile bu da bir tecavüz.
4. Aile içi şiddet için özel hat ve sırf bu iş için kolluk kuvvetlerin görevlendirilmesi lazım.
5. Aile içi baskı şiddet vb gibi davranışlara maruz kalan kadınlar uzaklaştırma kararı verilmesine karşın öldürülüyor. Devlet de normalde buna karşılık her türlü önlemi alması lazım elektronik kelepçe buna örnek.
Ayrıca bazı boşanma davalarında erkek tazminattan ve nafakadan kaçıyor. Ama artık böyle bir şeyde ortadan kalkıyor. Çünkü ben avukatım bir çok davada adam o benim karım ne tecavüzü ya da o da bana karılık yapmadı diyor ya da iftira atarak başkasıyla ilişkisi var diyor ve tazminattan hatta nafakadan yırtıyor. İstanbul sözleşmesiyle kadın suçlu olsun veya olmasın erkek tazminat ve nafaka ödemekle yükümlü olacak.
Yani evet kimisi tarafından erkeği zora sokan bir durum olarak gösteriliyor. Ama erkek de düzgün dursun bunlara gerek kalmasın.