Kimse, kimseye bir şey almak zorunda değil. Siz yaparsınız, sizi bağlar. O yapmaz, onu bağlar. Kocanız hariç hiçkimse size ve evladınıza bir şey alma mecburiyetinde değildir. İçlerinden gelir, alırlar. Almazlarsa neden almadın diye sormak ayıptır.
Ben yaptım onlar da yapmalı diye bir düşünce biçimi yok. Görümcenizde gördüğünüz bu davranışı beğenmiyorsunuz ama siz de buna benzer bir davranış sergiliyorsunuz. Eleştirdiğiniz ve içerlediğiniz durum size absürt geliyor belki ama görümceniz tarafından bakıldığında da siz haksız beklenti içindesiniz. Yeğenine almak ister, alır. İstemez, almaz. Bu tamamen görümcenize bağlı. Kaldı ki kadın tek çalışıyormuş, yorumlarda da o zaman buraya nasıl geldi diye sormuşsunuz. Hanımefendi yol parası başka, hediyelik eşya parası başkadır.
Ben de yeğenime her şeyi alırım, param olmasa bile almaya çalışırım. Baktım alamıyorum en azından gönlünü hoş ederim, Türk kültürü deyip durmuşsunuz. Hayır bu Türk kültüründen ziyade ahlaktır. Çocuk sevindirmektir. Herkes yapmak zorunda değildir.
Sevgiyi alınan şeylerle kıyaslayanlar da olmuş, şaşırtıcı. Yani size veya bebeğinize hiçbir şey almayan biri sizi sevmemiş oluyor, öyle mi? Ne saçma bir düşünce. Bir bakış yeter halbuki, bir çift güzel söz kafidir. Hatta sözü bile değil, ince düşünen tavrı bile yeter.
Görümceniz öyle veya böyle, bir şekilde sevgisini KENDİ SEVGİ DİLİYLE zaten yeğenine belli edecektir. Annesine sevdiğini kanıtlamak zorunda değil. Kimseye değil.
Fazla beklentiye giriyorsunuz, bu kalbinize yüktür. Sizi üzer. Gerek yok. Beklenti öldürür, mümkün mertebe ananızdan babanızdan (alıyor olsalar bile) beklemeyin.
Size ihtiyaçlarınızı ve isteklerinizi almakla yükümlü tek kişi eşinizdir. Başkaları bir şeyler almıyor diye sorumlu olmazlar.
Uzun yazdım, kusura bakmayın. Ama kendinizi yıpratmaktan başka bir şey değil bu.