Çarşıda işimiz olduğu için annemle çarşıya gitmek zorunda kaldık.. Oğlumu da dedeme bıraktık.. Evden çıkmadan önce de oğluma yemek ısıtıp vermiştim o yemek yiyordu biz çıkarken.. Neyse çarşıya gittik ama aklım oğlumda kaldı.. Dedemi arıyorum ne yapıyor diye sormak için dedem telefonu açmıyor.. Bir yandan aklıma türlü türlü şeyler geliyor, bir yandan sakin kalmaya çalışıyorum.. Telefon oğlumdadır çizgi film izliyordur dedem o yüzden duymuyordur diye düşünmeye çalışıyorum.. Meğer dedem ilk defa gündüz uyuyakalmış.. Benim oğlum fırsatı kaçırır mı hiç.. Bizim salonun camı boydan boya.. Bir tane kapısı var o hep açık hava sıcak olduğu için.. Sineklik takılı ama oğlum yaramaz olduğu için o sinekliği normal açılır şekilde yaptırmadık.. Özel geçmeli bir şekilde yaptırdık açamasın diye.. Dedemin uyumasını fırsat bilip gitmiş o sinekliğin oraya.. Tekmeleye tekmeleye sinekliği yırtmış.. Önünde de 1 ayak boyunda bir mermer var sonra da korkuluk var araları açık.. O mermere çıkmış ayaklarını korkuluk aralarından sallamış.. Komşu görmüş, oğluma sesleniyormuş içeri gir içeri gir diye bizimki kahkaha atıyormuş.. O mermere oturmaya çalışıyormuş.. Kadıncağız dedeme sesleniyormuş duyuramıyormuş.. Zile basmaya da gidemiyorum oğlum düşerse tutabilmek için.. Zar zor dedeme duyurmuşlar seslerini de dedem almış hemen oğlumu içeri.. Ölümden döndü yani.. O olaydan sonra oğlum yanımdayken bile dışarı çıktığımız zaman bizim prmcereye bakıyorum oğlum orada olabilir mi diye, halbuki oğlum yanımda.. Ama çok kötü oldum..
Diğer olayımız da..
Sosyete pazarına gitmiştik yasaklar kalkınca.. Annem, bir akrabamız, oğlum ve ben.. Benim oğlum ciddi anlamda çok yaramaz.. Bebek arabasına koydum oğlumu ama mümkün değil durmuyor inmek istiyor.. Tamam diyorum in ama elimi tutacaksın öyle gezeceğiz.. Onu da kabul etmiyor beyefendiyi serbest bırakacağız o tek başına gezecek.. Pazar aşırı kalabalık.. Ben o çocuğu bıraksam mümkün değil bulamam bir daha.. Ama oğlum kıyameti koparıyor hüngür hüngür ağlayıp avazı çıktığı kadar bağırıyor pazardaki herkes bize bakıyor çocuğu dövüyor mu diye, yani normalde anca dövsen o kadar ağlar bağırır.. Oğlum yapma oğlum etme diyorum ama dinleyen kim.. Kucağıma alıyorum susmuyor, telefon açıyorum susmuyor, simit alıyorum susmuyor, çikolata veriyorum susmuyor gerçek anlamda kıyamet kopuyor.. Sonra bir çamaşırı gördü sütyen yıkama topları var ya tutturdu ondan istiyorum diye ne olduğunu da bilmiyor :) neyse yeter ki sussun dedim aldım ondan.. Bu sefer de tutturdu bebek arabasından inip onunla top oynacakmış.. Oğlum olmaz, hayır, o top değil diyorum ama anlamıyor ki.. En son dayanamadım artık baya bir sinirlerim bozuldu anneme bebek arabasını verdim çantamı da anneme bıraktım ben otoparka gidiyorum dedim oğlumu da alıp.. Benim oğlum kimin kim olduğunu biliyor ama herkese anne diyor.. Dede nerede diye soruyoruz gösteriyor ama dedemi gösterip bu kim diyoruz anne diyor :) herkes anne onun için :) oğlumu kucağıma aldım pazarın çıkışına gidiyorum oğlum yine feryat figan ağlıyor.. Annemden uzaklaştıkça anneme bakıp bakıp anne anne diye ağlıyor bu sefer yine herkes bize bakıyor.. Bu arada bne eşimle boşandım ve oğlumla soyadımız farklı haliyle.. Aklımdan o an neler neler geçiyor.. Çocuğu kaçırıyorum sanacaklar diyorum kendi kendime.. Sinirden stresten oğlumun soyadını unuttum bana soyadını sorsalar neydi soyadı diyorum.. Kan grubunu sorsalar kan grubu neydi diyorum.. Çantam da annemde kimliğimiz falan da yanımda değil Allah ım bana yardım et diyorum.. Oğlum hala çığlık çığlığa ağlıyor.. Neyse pazardan çıktık arabanın yanında geldik.. Bu sefer ben sinir boşalması yaşadım başladım ağlamaya.. Benim ağladığımı görünce oğlum sakinleşti benim yanağımı okşayıp anne anne diyor göz yaşımı siliyor :) bu sefer de içimden diyorum ulan eşşak sıpası susacaktın madem pazarda niye susmadın ağlamam mı gerekiyordu illa :) :) bu iki olay benim unutamayacağım kötü günler..