Çoğu kişi, özellikle de bizim toplumumuz soyun erkekten devam ettiğini söylese de bu bilimsel açıdan çürütülmüş, oldukça yanlış bir bilgidir. Bir çocuk gelişimci olarak söylüyorum; SOY KADINDAN DEVAM EDER.
Nedeni ise daha döllenme aşamasından geçer. Erkek sperminin baş kısmı DNA içerir, boyun kısmı ise mitokondri... Ve sperm, yumurtaya giriş yaptığında yumurta, spermin sadece baş kısmını içine alır. Yani erkek sperminin kuyruk kısmı (mitokondri) yumurtaya giriş yapamaz. Bu da demek oluyor ki doğacak olan bebek mitokondriyi SADECE VE SADECE anneden alır. Yani sizin kızınız evlendiğinde anneannelerinin mitokondrisini hem erkek hem de kız çocuğuna geçirecek. Fakat erkek çocuğunuz evlendiğinde soy onun eşinden devam edecek, çünkü mitokondri kadına aittir. Kİ mitokondrilerin önemini araştırmanızı öneririm. HÜcrelerimize gerekli enerjiyi sağlayan organeller olarak geçer. Yani kıscası mitokondri sayesinde gelişiyor, büyüyor, nefes alıyor, hayatta kalabiliyoruz. Genetik materyallerimizin neredeyse yüzde yüzünü annemizden alıyoruz. Erkek de etkili fakat kadın kadar değil.
Yahudi toplulukları bu nedenle dışarıya kız verir, ama dışardan kız almazlar. Onlar da anaerkillik söz konusudur ve asimile olmak istemezler. Yani bilimsel açıdan doğru yoldalar diyebiliriz.
Her şeye rağmen önemli olan kavram soy değil, ailedir. Eşitliğe ne olur dikkat ediniz, kız çocuğunuz hakkında söylediğiniz “narin, kırılgan” gibi ithamlar çocuk gelişimi açısından hiç doğru değil. Kız çocuğunuza da bu yönde davranırsanız karakter yapısı, “içe dönük, pasif, kendini ifade edemeyen, özgüvensiz, başkalarının ağzının içine bakan” gibi olumsuz özellikler ve davranışlarla donatılacaktır. Güçten bahsedeceksek beyinden söz etmeliyiz. Zira güç, bedenle sınırlı kalacak kadar basit bir kavram değildir. Çocuklarınıza lütfen imkansız diye bir kavramın olmadığını gösterin. Her bebek sevgiye, ilgiye muhtaçtır. Her bebek tatlıdır. Bunun kızı ve erkeği yok. Lütfen bir cinsiyeti arşa çıkarmak için diğer cinsiyeti gözden çıkarmayın. Yalnızca sizin için değil, herkes için genel anlamda konuşuyorum. Çocuklarınıza “aman kırılır, aman incinir, aman kanar” diye sığ bir görüşle değil, “aman ya bana bir şey olursa, aman ya onun büyüdüğünü göremezsem” gözüyle bakarsanız neden kırılgan değil de güçlü beyinler yetiştirmeniz gerektiğini daha net anlarsınız. Onların yanında daima sizler olmayacaksınız. Bu yüzden bırakın kırılsınlar, incinsinler. HAyatın toz pembe olmadığını, ilk başta kendilerinden başka kimseleri olmadığını bilsinler. Bilsinler ki sizlerden uzak geçirdikleri günlerde yalpalayıp durmasınlar. Aksi takdirde çocuklarınıza en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Eşitlikten kaçınmayınız lütfen. Eklediğim resim derslerde aldığım notlardan oluşmaktadır, soy meselesini daha net anlamanızda yardımcı olabilir. Bizzat sağlık alanında uzman hocamdan aldığım notlardır.
Ve körü körüne “erkek” cevabını verenlere de tavsiyem doğruluğundan emin olmadığınız hiçbir bilgiyi karşı tarafa aktarmayınız. “Babamızın kütüğüne geçiyoruz,” cevabı kadar basit olsaydı keşke. Kütükte değil içinizde yazana bakın. Baba DNA aktarımında önemli bir role sahip olsa da genetik materyallerimizin hemen hemen hepsini anneden aldığımız kaçınılmaz bir gerçektir.
İyi günler